İnternetin hayatımızın her alanında yer alması ile birlikte sosyal paylaşım siteleri de hayatımıza dahil olmuştur. Facebook, Twitter, Instagram ve diğerleri, özellikle gençlerin çok fazla zaman geçirdikleri siteler haline geldi. Sosyal paylaşım siteleri aracılığı ile doğru habere ulaşabilmek, sansürsüz bilgi edinebilmek, arkadaşlarımızla iletişim kurabilmek ne kadar cazip olsa da bu sitelerin hayatımıza olumsuz yönleri bulunduğu yadsınamaz bir gerçek.
Yapılan araştırmalar sosyal medyada daha iyi olmak isteyenlerin üzerinde, inanılmaz bir baskı olduğunu göstermektedir. Facebook ya da Twitter'da daha çok takipçi kazanma, daha çok beğeni kazanma, daha çok arkadaş edinme ve popüler olma isteği ne yazık ki sosyal medyayı sosyallikten uzaklaştırarak bir yarış mecrası haline getirdi.
Daha az arkadaşı olan ya da daha az takipçisi olan kişiler ne yazık ki daha çok ilgi çekmek için istemediği halde daha çok resim paylaşmaya, daha çok tweet atmaya başlıyor. Arkadaşlarımızı etkileme çabası ile gereksiz paylaşımlarda bulunmaya ve anlamsız tweetler atmaya başlıyoruz.
Özellikle fotoğraflarımızı paylaşarak beğenilmeyi bekliyoruz. Az beğeni aldığımızda mutsuz oluyoruz. Arkadaşlarımızın paylaştığı her fotoğraf üzerimizde inanılmaz bir baskı oluşturuyor. Kendimizi paylaşılan her fotoğrafı beğenmek zorunda hissediyoruz ve kendi paylaşımlarımız beğenilmediğinde ise üzülüyoruz. İstemediğimiz halde daha çok paylaşımda bulunmaya başlıyoruz.
Facebook, Instagram ya da Twitter'a girmediğimiz zaman bir şey kaçırdım mı acaba diye düşünmeye başlıyoruz. Arkadaşlarımızın paylaşmış olduğu fotoğraflara bakarak onlarla kendimizi karşılaştırıp eksiklerimizi görüyor ve mutsuz olmaya başlıyoruz. Bizden çok daha iyi durumda olan arkadaşlarımızın hayat şartlarına özenip kendi hayat şartlarımızı beğenmemeye başlıyoruz. Arkadaşlarımızın mutluluğu için ne kadar sevinirsek sevinelim kendi hayatımızdaki eksiklikleri görmek üzerimizde inanılmaz bir baskı oluşturuyor. Bu da mutsuz olmamıza neden oluyor. Fotoğraflara bakarak sosyal medyada yer alan herkesi çok mutlu zannediyor, bu nedenle kendimizi daha mutsuz hissetmeye başlıyoruz.
Aslında sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılan fotoğrafların en mutlu an fotoğrafı olduğunu unutmamak gerekiyor. Kimse her daim gülmüyor, her fotoğrafın altına çok güzel demek aslında o kişiyi çok da mutlu etmiyor, kimse her daim bu kadar mutlu değil ne yazık ki. Bu fotoğrafların çoğunun beğeni kazanmak için özel olarak çekildiğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu fotoğraflara aldanıp kendimizi daha iyi ve güzel göstermek için fotoğraf paylaşmak yerine gerçekten iyi olmak için çaba göstermeyi denemeliyiz.
Sosyal paylaşım sitelerinde daha popüler olmak için çabalamak yerine gerçek arkadaşlıklar ve dostluklar kazanmak için çaba göstermeliyiz. Bu arada çoçuklarımızın bu sitelere vaktinden önce girmesine ve sanal ortamda gereğinden fazla zaman geçirmesine de engel olmalıyız. Büyüklerin bile bu derece olumsuz etkilenebildiği bir mecrada onların ne kadar savunmasız olabileceklerini aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Not: görseller alıntıdır
Çok can alıcı bir noktaya değindiniz. Sosyal hayatımızı elimizden aldı bu sosyal ağlar.
YanıtlaSilSosyalleşmek dedikleri bu olsa gerek Hasan Bey...
SilSosyal ağlar bizi gerçekten de asosyalleştiriyor. Misafirlige gidince insanların sorduğu ilk soru genelde "wifi var mı" oluyor. Allah sonumuzu hayretsin.
YanıtlaSilGüzel yazı için teşekkürler.
Hakkı Bey size katılıyorum. Gençleri bırakın kocaman kocaman insanların elinde cep telefonu durmadan fotoğraf çekiyor, mesaj yazıyor... Kafamızı cep telefonundan kaldırmayan bir millet haline geldik. Bence de Allah sonumuzu hayretsin...
SilMerhaba Nermin Hanım! Bir süredir bilgisayarımın başına oturamıyorum, içim daralıyor ve hemen çıkıyorum. Zannedersem vücudum kendini korumaya aldı :)) Yazdıklarınızda o kadar haklısınız ki; adı sosyal ağlar ama bizim eski sosyal hayatımız bitme noktasına gelecek neredeyse. Yüzyüze, elele, yanak yanağa yaşayan benim insanım nasıl oldu da bu hale geldi, anlaşılır gibi değil. Çok keyifli, neşeli bir hafta geçirmeniz dileğiyle...
YanıtlaSilRabia Hanım sizinle aynı düşüncedeyim. Çevremde herkes elinde telefon mesajlaşıyor, face, twitter ve daha birçok sosyal paylaşım sitesinde aktif olarak yer alıyor. Bazen düşünüyorum acaba ben de mi bir eksiklik var diye? Kelimenin tam anlamıyla asosyalleştik galiba... Sevgilerimle..
YanıtlaSilbende bir sosyal medya bağımlısıyım, yani her saat başı belki daha aşırı sürekli telefon elimde yok instagram yok blog yok şu bu :(( son 1 yıldır iyice abarttım sanırım ... işte bilgisayar başındayım zaten eve gider gitmez daha üstümü değişmeden pc aç tuşuna basıyorum gece yatana kadar o ne yazmış bu ne paylaşmış zaman geçiyor Ozan desen oyun oynuyor arada bir sohbet ediyoruz işte ... durum fena yani :(
YanıtlaSilsevgili Hazel ben bu derece bağımlılığı tasvip etmiyorum. Çünkü konuşmak, dolaşmak, paylaşmak lazım, bilgisayar başında elbette zaman geçireceğiz ama buna belirli bir süre koymazsak işin sonu gerçekten kötü. Televizyonda izlediğim bir profesör can alıcı bir noktaya parmak basarak, sosyal medya bağımlılığını çağın hastalığı olarak değerlendiriyor. Dikkatli olmak lazım canım benim. Öptüm...
SilElimizde kitap olması gerekirken cep telefonu var çoğumuzda...Tek açıklaması bu malesef
SilSevgili Gönül doğru söylüyorsun. Kitap okumaktan tut da günlük hayatını askıya alanlar dahi var. İnternet ve sosyal medya bağımlılığı yüzünden boşanan çiftler dahi var . Daha ne olsun.
Silinternetin hayatımıza yansıyan bu yönü gerçekten üzücü. sanırım biraz sınır koymaya çalışmak kendimizi bu anlamda kontrol etmeye çalışmak en doğrusu. güzel bir konuya değinmişsin, sevgilerimle :)
YanıtlaSilbenim işim teknoloji yaaa dibine kadar teknolojik bir çocuğum ben :)) ama evde kullanmam kesinlikle çok mecbur kalmadıkça..
YanıtlaSilSevgili Narkoz bak ne güzel evde kullanmıyormuşsun. Kendimizi kontrol etmek zorundayız. inan çevremde birçok insan sosyal paylaşım sitelerinde zaman geçireceğim derken kendine bile zaman ayırmıyor. Bağımlılığın bu noktaya gelmesi kötü. Bu arada blog sayfama hoş geldim. Seni burada görmek çok güzel.
Silhoşbuldumki bi kerem :)))
SilSevgili Narkoz her zaman beklerim, seni blog sayfamda görmek çok güzel...
SilAsosyal olduk tabi, gerçi asosyallik benim kanımda var orası ayrı. Fakat sosyal medya hesapları ve hatta teknoloji bizi evlere, telefon başlarına hapsetti. Fakat kimsenin bu zamana kadar evindeki demir parmaklıklara tutunupta "çıkarın beni burdaaaan" diye bağırdığını duymadım :) Yani herkes asosyalliğinden memnun gibi :)))
YanıtlaSilİşte bu noktada çok haklısın. Kimse asosyal olduğunun farkında bile değil bence de.
Silhttp://OnSepeti.com hakkında ne düşünüyorsunuz?
YanıtlaSil