Merhaba sevgili misafirlerim;
Bazen siz de her şeyin sil baştan başlamasını istiyor musunuz, benim gibi...
Zamanı geri alabilmeyi, hayata sıfırdan başlayabilmeyi...
Siz de hayatınızın bazı dönemlerinde, avazınız çıktığı kadar bağırma ihtiyacı duyuyor musunuz?
Böğüre böğüre ağlamak ve bütün yaşananların üzerine bir sünger çekmek istiyor musunuz?
Olanları, olacakları ya da olmak üzere olanları yok sayarak, hayatınıza sil baştan başlamak istiyor musunuz?
Keşke her şeyin üzerine bir çizik atarak sil baştan başlamak mümkün olsa.
İşinizde patronunuzla, evinizde eşinizle, oturduğunuz binada komşunuzla, okulda arkadaşınızla yaşamış olduğunuz sorunlar birden bire yok olsa, siz de rahat bir nefes alsanız iyi olmaz mıydı?
Örneğin; borcunuz sıfırlansa, eşyalarınız yenilense, çocuklarınız iyi bir meslek sahibi olsa, kimse hasta olmasa, kardeşleriniz sorun çıkarmasa, ağlayan bebeğiniz mışıl mışıl uyusa, yemeğiniz yanmasa, harçlığınız yeterli olsa, elektrik-su-doğalgaz bedava olsa, istediğiniz her yere gidebilseniz, eviniz hep temiz kalsa, kazandığınız para iyi şartlarda yaşamanız için yeterli olsa, sorun çıkaran komşunuz taşınsa hayat sizin için ne kadar güzel olurdu, öyle değil mi?
Ne yazık ki, hayatımızın güzel yanlarının olması ne kadar doğalsa kötü yanlarının olması da o kadar doğal. Hayatımızın iyi ve kötü yönleri her zaman olacak. Kimimizin hayatında kötü dönem daha çokken kimimizin hayatında iyi dönem daha fazla olabilir.
Çoğumuz, kendimizi kötü hissettiğimiz zaman, dünyanın en dertli insanı olarak kendimizi görürüz. Kendi derdimizi en çekilmez dert sanarak kendimizi üzeriz. Unutmayalım ki, kötü ile iyi, güzel ile çirkin, yalan ile doğru hep bir arada olacaktır. İyi ile kötü bir arada olduğu müddetçe, biz de iyinin, güzelin ve doğrunun değerini bileceğiz.
Her ne kadar hayata sil baştan başlayamasak da, hayatta karşımıza çıkan hatalardan, yanlışlardan, yalanlardan, kötülüklerden, çirkinliklerden ders almaya, yaşadıklarımızdan paye çıkarmaya devam edeceğiz.
Sevgiyle kalın...
4 Mart 2014 Salı
1 Mart 2014 Cumartesi
Karşınızdakinin Yalan Söylediğini Nasıl Anlarsınız
Merhaba blog sayfamın değerli misafirleri... Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve hepinize yalandan uzak mutlu ve güzel günler temenni ediyorum.
Belki, birçoğunuz yoğun bir haftanın yorgunluğunu atmak için evinizde uzanmış televizyon seyrediyorsunuz ya da biraz temiz hava almak için dışarı çıkacak olabilirsiniz.
Malum ülke gündemi inişli-çıkışlı, montajlı-dublajlı, yalanlı-dolanlı bir grafik gösteriyor. Ben de bugünkü yazımda, bu kadar yalan dolu bir gündeme inat, karşınızdakinin yalan söylediğini nasıl anlarsınız, bununla ilgili bilgi vermek istedim.
Bir nevi, yalancının mumu yatsıya kadar yanar atasözünü hatırlatarak yalancı kişilerin özelliklerini anlatmak istedim. Bilmiyorum, böyle bir konuyu seçerek doğru mu yaptım. Karar sizin artık. Hadi bakalım başlayalım.
Yalan Söyleyen Kişinin Vücut Dili
Karşınızdaki kişi konuşurken bağırıyorsa, sesi hep yüksek perdeden çıkıyorsa ya da sesi normalin çok altında çıkıyorsa yalan söylediğinden şüphelenebilirsiniz.
Belki, birçoğunuz yoğun bir haftanın yorgunluğunu atmak için evinizde uzanmış televizyon seyrediyorsunuz ya da biraz temiz hava almak için dışarı çıkacak olabilirsiniz.
Malum ülke gündemi inişli-çıkışlı, montajlı-dublajlı, yalanlı-dolanlı bir grafik gösteriyor. Ben de bugünkü yazımda, bu kadar yalan dolu bir gündeme inat, karşınızdakinin yalan söylediğini nasıl anlarsınız, bununla ilgili bilgi vermek istedim.
Bir nevi, yalancının mumu yatsıya kadar yanar atasözünü hatırlatarak yalancı kişilerin özelliklerini anlatmak istedim. Bilmiyorum, böyle bir konuyu seçerek doğru mu yaptım. Karar sizin artık. Hadi bakalım başlayalım.
Yalan Söyleyen Kişinin Vücut Dili
Karşınızdaki kişi konuşurken bağırıyorsa, sesi hep yüksek perdeden çıkıyorsa ya da sesi normalin çok altında çıkıyorsa yalan söylediğinden şüphelenebilirsiniz.
26 Şubat 2014 Çarşamba
Öfke nedir? Öfke Kontrolü Nasıl Sağlanır
Öfke nedir? Öfke, tüm canlıların hissetmiş olduğu, normal ve sağlıklı bir duygudur. Ancak öfkenin ortaya çıkması ne kadar kolaysa kontrol edilmesi de o derece güçtür. Birçok insan öfkesini kontrol edemediği için sorun yaşamaktadır.
Bu nedenle, öfkemizi ve kendimizi kontrol etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Aksi takdirde öfkemize yenik düştüğümüz için haklı olduğumuz bir konuda dahi haksız konuma düşebiliriz.
Öfke, olaylar karşısında göstermiş olduğumuz tepkisel bir duygudur. Nasıl ki mutlu olduğumuz zaman mutluluğu kabul edilip mutluyum diye ifade edilebiliyorsak, öfkeli olduğumuz anda da öfkemizi kabul etmemiz gerekir. Yani öfke de tüm duygularımız gibi kabul edilmesi gereken bir duygu durumudur. Önemli olan öfke kontrolü konusunda bilgilenerek, öfkemizi kontrol etmeyi öğrenmemizdir.
Bu nedenle, öfkemizi ve kendimizi kontrol etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Aksi takdirde öfkemize yenik düştüğümüz için haklı olduğumuz bir konuda dahi haksız konuma düşebiliriz.
Öfke, olaylar karşısında göstermiş olduğumuz tepkisel bir duygudur. Nasıl ki mutlu olduğumuz zaman mutluluğu kabul edilip mutluyum diye ifade edilebiliyorsak, öfkeli olduğumuz anda da öfkemizi kabul etmemiz gerekir. Yani öfke de tüm duygularımız gibi kabul edilmesi gereken bir duygu durumudur. Önemli olan öfke kontrolü konusunda bilgilenerek, öfkemizi kontrol etmeyi öğrenmemizdir.
24 Şubat 2014 Pazartesi
Dedikodu Yapmak Günah mıdır Değil midir
Merhaba blog sayfamın değerli ziyaretçileri. Akşamın bu saatinde sizlerle dedikodu yapmak hakkında düşüncelerimi paylaşmak istedim. Bu yazıyı yazmama aynı binada oturan iki komşunun arasında geçen nahoş olay neden oldu.
Olayı kısaca sizlerle paylaşmak isterim.
Aynı binada oturan komşulardan birisi eşiyle kavga ediyor. Bu olaya tanık olan diğeri ise olayı üçüncü şahıslarla paylaşarak, komşusunun özel hayatını deşifre ediyor. Ne kadar düzeysiz ve ne kadar bencilce bir davranış. Özellikle eşler arasında yaşanan olayların üçüncü şahıslar tarafından dedikodu malzemesi olarak kullanılması oldum olası beni çok sinirlendirmiştir. Kimse kavga etmek istemez, kavga etmek istemediği gibi başkalarının bu kavgayı bilmesini ya da dinlemesini hiç istemez.
Olayı kısaca sizlerle paylaşmak isterim.
Aynı binada oturan komşulardan birisi eşiyle kavga ediyor. Bu olaya tanık olan diğeri ise olayı üçüncü şahıslarla paylaşarak, komşusunun özel hayatını deşifre ediyor. Ne kadar düzeysiz ve ne kadar bencilce bir davranış. Özellikle eşler arasında yaşanan olayların üçüncü şahıslar tarafından dedikodu malzemesi olarak kullanılması oldum olası beni çok sinirlendirmiştir. Kimse kavga etmek istemez, kavga etmek istemediği gibi başkalarının bu kavgayı bilmesini ya da dinlemesini hiç istemez.
Dikkat! Sınav Kaygısı ve Sınav Heyecanı Başarınıza Gölge Düşürmesin
Merhaba arkadaşlar;
Hepinizin bildiği gibi 23 Mart'ta üniversite giriş sınavının ilk ayağı olan YGS sınavı yapılacak.
Sınav günü yaklaştıkça pek tabi ki, öğrencilerin sınav kaygısı büyümeye başlıyor.
Ancak gençlerin çok dikkatli olması ve sınav kaygılarını yenmeleri lazım. Aksi takdirde sınav kaygısı ve sınav heyecanı yüzünden başarılarına gölge düşebilir.
Peki, birçok genci içine alan sınav kaygısı ile başa çıkmak mümkün müdür?
Elbette mümkündür. Sınav kaygısı ile baş etme yolları hakkında bilgi vermeden önce gelin önce sınav kaygısının belirtileri hakkında konuşalım.
Sınav kaygısı, aşırı heyecan nedeniyle yaşanılan ve gençlerin soruları yanlış yapmasına ya da soruları hiç cevaplayamamasına neden olan panik halidir.
Sınav kaygısı yaşayanlar sınav sırasında mide ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı, terleme gibi sorunlar yaşarlar.
18 Şubat 2014 Salı
Evlilikte Ortaya Çıkan İletişim Sorunu Nasıl Çözülür
Evlilik, farklı kişilik özelliklerine sahip olan iki insanın ne kadar zor olursa olsun bir arada yaşayabilmesidir.
Evliliklerin bitmesine neden olan sorunların başında eşler arasında yaşanan iletişim sorunları geliyormuş.
Birçok evlilik ortaya çıkan iletişim sorunları nedeniyle boşanmayla sonuçlanıyormuş.
Peki, evlilikte ortaya çıkan iletişim sorunları nasıl çözülür? Sorunun cevabını vermeden önce iletişim sorunlarının neden ortaya çıktığı üzerinde durmamız gerektiğini düşünüyorum.
Evliliklerin bitmesine neden olan sorunların başında eşler arasında yaşanan iletişim sorunları geliyormuş.
Birçok evlilik ortaya çıkan iletişim sorunları nedeniyle boşanmayla sonuçlanıyormuş.
Peki, evlilikte ortaya çıkan iletişim sorunları nasıl çözülür? Sorunun cevabını vermeden önce iletişim sorunlarının neden ortaya çıktığı üzerinde durmamız gerektiğini düşünüyorum.
14 Şubat 2014 Cuma
Sevginizi Göstermeniz İçin Bir Gün Yetmez
Özellikle 14 Şubat Sevgililer Günü akşamı kaleme aldım bu yazıyı.
Ben daha önceki yazılarımda da sevginin bir güne sığdırılamayacağından, özel günlerin hayatımızda çok fazla bir şey değiştirmediğinden bahsetmiştim.
Oldum olası böyle özel günler beni biraz gerer. Hatta hediye almak falan biraz zorlama hatta yapmacık gelir bana ... E, alan olsa kabul etmem değil ama eşim de benimle aynı kafada galiba, hediye falan hak getire yani...
Ben daha önceki yazılarımda da sevginin bir güne sığdırılamayacağından, özel günlerin hayatımızda çok fazla bir şey değiştirmediğinden bahsetmiştim.
Oldum olası böyle özel günler beni biraz gerer. Hatta hediye almak falan biraz zorlama hatta yapmacık gelir bana ... E, alan olsa kabul etmem değil ama eşim de benimle aynı kafada galiba, hediye falan hak getire yani...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)