KADINLARIMIZ
Toprak öyle bitip tükenmez, dağlar öyle uzakta
Sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen iki tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altında akan
toprak, toprak ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
Koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban rengi sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar yürüyordu
Akşehir üzerinden Afyon'a doğru.
Nazım Hikmet RAN
Ülkemizde ve dünyada yaşayan tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Ezilen, dayak yiyen, eşi ya da bir yakını tarafından dövülen, eşi ya da bir yakını tarafından öldürülen, hor görülen, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören, cinsel istismara uğruyan, anamız, kız kardeşimiz, eşimiz, kızımız olan, olmayınca bir yanımız eksik kalan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü sözde değil özde kutluyorum.
Sevgilerimle...
görsel alıntıdır