28 Kasım 2013 Perşembe

Liselere Giriş Sınavı

         Bugün ilkokulda okuyan ve  8.sınıfa giden çocuklarımız LGS sınavının ilkine girdiler. Peki, kaç kişi bu sınavlar hakkında bilgi sahibi? Belki de birçoğumuz böyle bir sınav olduğundan habersizdik, ta ki kendi çocuklarımız sınav olduğu için okulların tatil olduğunu söyleyene kadar. Ben de ilkokulda eğitim gören bir çocuk velisi olarak,  bu konuyu ihmal ettiğimi, sınav hakkında bilgi sahibi olmadığımı fark ettim ve bir araştırma yaparak LGS Sınavı hakkında bilgi sahibi olmaya çalıştım.
         Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, küçüklerin işi sanıldığı kadar kolay olmayacak. Merkezi sınav olan LGS'nin ilki bugün ikincisi de yarın yapılacak. Bu sınavın bu yıl ilk defa yapılıyor olması bu sene sınava giren çocuklar için bir dezavantaj olabilir. Zira, sınav hakkında nasıl ki kimse fazla bir şey bilmiyorsa sınava girecek olan çocuklar da büyük ihtimalle aynı durumdalar. İzlediğim bir televizyon programında açıklama yapan bir rehberlik öğretmeni, sınavın detayları hakkında ekim ayının başından itibaren bilgilendirildiklerini belirterek, bilgi eksikliğinin aslında bizden kaynaklı bir sorun olmadığını belirtmişti.
        Gelelim sınava; sınavın bugün yapılan ilk ayağında merkezi sınava giren çocuklar, kendi eğitim gördükleri okulda sınava girdikleri için biraz daha rahattılar. Yabancı bir okulda sınava girmek oldum olası sınava girecek olanların daha fazla heyecanlanmasına neden olan bir durumdur. Bugün yapılan LGS Sınavı merkezi bir sınav olduğu için tüm Türkiye'de saat 9'da başladı.  Bugün yapılan ve yarın ikinci ayağı gerçekleştirilecek olan LGS'de tüm derslerden sorulacak olan soru sayısı  20 adet olarak belirlenmiş. Çocuklara 20 adet soru için verilen sınav süresi her ders için 40 dakika. Çocuklar, her sınavdan sonra 30 dakika teneffüs yapabiliyor. İlk gün Türkçe, Matematik ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden sorulan soruları cevaplayan çocuklar, ikinci gün Fen ve Teknoloji, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Yabancı Dil sınavına girecekler ve bu derslerden sorulan sorulara cevap verecekler.
        İyi bir liseye girmek ve eğitimini iyi bir okulda tamamlamak isteyen gençlere başarılar diliyorum. Çocuklarımıza şunu söylemekte yarar görüyorum: Sınavınız iyi ya da kötü geçebilir, sakın üzülmeyin, girmiş olduğunuz  lise sınavı, daha yolun çok başındasınız, iyi yerlere gelmek istiyorsanız, eğitiminize ara vermeden devam etmeli ve kendinizi en iyi şekilde yetiştirmelisiniz. Unutmayın, liseden sonra sizi üniversite sınavı bekliyor olacak. LGS'de elde edemediğiniz başarıyı, çalışarak YGS ve LYS de elde edebilirsiniz. Sınava girecek olan bütün çocuklarımıza, en içten duygularımla bir kez daha başarılar diliyorum...

27 Kasım 2013 Çarşamba

Kredi Kartlarında Yeni Bir Dönem Başlıyor

      Günümüzde kredi kartı ile alışveriş yapmayan insan neredeyse yok denecek kadar az. Birçoğumuz kredi kartı kullanmaktan büyük bir keyif alıyoruz. Para harcamadığımız için yapmış olduğumuz alışveriş daha keyifli oluyor. Kredi kartı ile yapılan alışverişlerin büyük bir kısmını taksitli alışverişler oluşturmakta. Özellikle biz hanımlar moda delisi olduğumuz için hoşuma giden her şeyi kredi kartı ile almayı ve taksitli alışveriş yapmayı tercih ediyoruz. Sonuçta bu tür alışverişler kredi kartı borcu nedeniyle zor günler yaşamamıza neden oluyor. Günümüzde kredi kartı borcu nedeniyle yasal takip ve haciz gibi sorunlarla boğuşan yüzlerce insan bulunmakta. Gündelik ihtiyaçlar bir yana tüm alışverişin kredi kartı ile yapılıyor olması ve vatandaşın bankaya olan taksitli kredi kartı borcu miktarının her geçen gün biraz daha artması üzerine BDDK tarafından taksitli alışverişlere sınırlama getirilmesi gündeme geldi, hazırlanan taslak kabul edilirse bizi bekleyen yenilikler şöyle olacak..
        Artık her istediğiniz eşyayı alamayabilirsiniz. Özellikle kendi gelir seviyesinin üzerinde borçlanan kişileri oldukça zor bir dönem bekliyor. Yapılan son düzenleme ile birlikte kredi kartı taksit uygulamasına sınırlama getiriyor. Kredi kartı ile ilgili hazırlanan ve Meclis'e sunulan yeni taslak bu haliyle Meclis'ten geçerse, kredi kartlarının taksitlendirilmesi sınırlanmış olacak. Kredi kartlarına getirilen yeni uygulama ile birlikte, kartlara 12 ay ve üzeri (24 ay, 36 ay) yapılan taksitler sona erecek. Benim anladığım kadarıyla, yeni düzenleme ile birlikte başlayacak yeni süreçte, kredi kartlarında taksit uygulaması şöyle gerçekleşecek; beyaz eşya ve mobilyada taksit 12 ay, elektronik eşya, telefon, bilgisayar vb. 6 ayla sınırlandırılırken yapılan diğer harcamalarda ise 9 ayı geçmemesi sağlanacak. Zaten var olan gıda ve akaryakıtta taksitlendirme yapılmama uygulaması aynen devam edecek.
         Anlaşılan yeni yılla birlikte hayatımızda önemli ölçüde değişiklik yaşanacak. Ben şimdiden kara kara düşünmeye başladım bile. İhtiyaçlarımızın büyük bir kısmını (dershane, okul, kitap, eşya, cep telefonu vb.) taksitli  alışveriş yaparak karşılıyoruz. Bakalım kredi kartlarına getirilen yeni düzenleme ile birlikte bizim hayatımızda nasıl bir değişiklik olacak, bekleyip göreceğiz...

Başarılı Olmak İçin Sabretmek Gerekiyor

     Bugünlerde yeni alanda kendimi ifade etmeye çalışıyorum. Kendimi ifade etmek için yeni bir blog açtım ve yazılarımı bu mecrada sizlerle paylaşmak istiyorum.  Severek yazmış olduğum makalelerimi Blogger aracılığı ile açmış olduğum, kendime ait Bilgi Bankası isimli blog sayfamda yayınlamaya başladım. Tarifi mümkün olmayan bir mutluluk yaşıyorum. Her şeyden önce, kendi bloğumda yazı yazmak bana farklı bir heyecan yaşatıyor. Dünyanın tüm sıkıntılarından uzaklaşarak kendimi bir şeylerle meşgul etme fikri, beni o kadar çok rahatlatıyor ki anlatamam. Bugün blog çalışmamı şöyle bir gözden  geçirdim ve daha yolun çok başında olduğumu anladım. Ancak, pes etmek gibi bir niyetim asla yok. Ben blog kurma düşüncemi eşimle ve oğlumla paylaştığımda bana, "sen bu işi en iyi şekilde becerirsin" diyerek büyük bir destek verdiler. Ben de bu desteği arkama alarak blog açmak için Blogger'a başvurdum ve kendi blog sayfamı açtım.

      Blogger 'da blog açmak  çok kolay. Blog açmak isteyenler kolayca blog açabilirler. Ben de Google 'da bir ön araştırma yaptıktan sonra, Blogger 'da kendi bloğumu kolayca açtım. Bugün kendi düşüncelerimi, bilgilerimi paylaşmış olduğum güzel bir bloğa sahibim. Kendi bloğumda yazmak bana kendimi tanıma ve kendimi ifade etme şansı verdi. Bütün bunların yanında bana, büyük bir özgüven duygusu kazandırdı. Kendi yazmış olduğum makaleler sayesinde kendimi çok iyi hissettim. Bundan sonra yazmış olduğum özgün makale ve içerikleri blog sayfamda yayınlamaya devam edeceğim. merak edip yazılarımı okuyanlara çok teşekkür ediyorum. Bloğumda çok fazla zaman geçirmeden pes etmek istemiyorum, ilerleyen günler ne gösterir bilmiyorum, ancak benim amacım uzun süre bu yazıları yazmak ve sizlerle paylaşmak. Bence blog yazmak ve başarılı olmak birazcık sabırlı olmayı gerektiriyor. Bu nedenle ben de sabır göstermek ve sonunda başarılı olmak istiyorum... Sevgiyle kalın...
      

26 Kasım 2013 Salı

Genital Siğillerden Kurtulabilirsiniz

Siğil deride ortaya çıkan, pürtüklü ve küçük çıkıntılara verilen isimdir. Toplu iğne başı büyüklüğünde olabileceği gibi bezelye büyüklüğünde de olabilen bu çıkıntılar, daha çok ellerde, parmak üstlerinde, ayaklarda, ayak tabanında ve genital bölgede çıkarlar. Genital bölgede çıkan siğiller tıp dilinde, genital siğil olarak adlandırılırlar. Çoğu zaman bir iki tane olan genital siğil önlem alınmadığında tüm genital bölgeyi kaplayabilir. Bu nedenle, kendisinde genital siğil bulunduğunu düşünen kişiler, bir an önce bir uzmana başvurarak bu siğillerden kurtulmalıdır. Genital siğiller çoğunlukla cinsel yolla bulaşan siğillerdir. Aktif cinsel yaşamı olan insanlarda bu siğillere rastlamak mümkündür. Bu siğillerin cinsel yolla bulaşması nedeniyle, çoğu zaman, HPV virüsünü taşıyan partner, hasta olmayan partnere de HPV virüsünü geçirmiş olur. Günümüzde birçok insan bu virüsü taşıdığından habersiz, cinsel ilişkiye girmeye devam etmektedir. Bu nedenle, virüsün taşıyıcısı olan ve başkalarına bulaştırmaya devam edenlerin  sayısı tam olarak bilinmemektedir. HPV virüsü özellikle bayanlarda, rahim ağzı kanseri gibi istenmeyen sonuçlara neden olmaktadır. Aktif cinsel yaşamı olan ve genital bölgesinde siğil olmasından şüphelenen herkes, zaman geçirmeden  bir uzmana başvurmalı ve tedavi olmalıdır.
Genital siğiller, cerrahi ve ilaçla tedavi olmak üzere iki yolla tedavi edilmektedir. ilaç tedavisinde, siğil bulunan bölgeye doktor tarafından verilen siğil ilacı sürülür. Bu ilaçların genel özelliği siğil dokusunu tahrip etmesi ve yok olmasını sağlamasıdır. Cerrahi tedavi ise dondurarak ve yakarak (koterizasyon) yapılır. Çok daha etkili bir yöntem olan lazer tedavi ise yüksek direnç gösteren siğil vakalarının tedavisinde tercih edilen bir yöntemdir.
Genital siğiller, virütik  hastalık olması nedeniyle tekrarlayabilmektedir. Bu nedenle bağışıklık sistemini güçlendiren gıdalar alınmalı, zorunlu olmadıkça antibiyotik kullanılmamalı, genital bölge temizliğine dikkat edilmelidir. Cinsel hayatta tek eşli olmaya özen gösterilmeli, korunmasız cinsel ilişkiye girilmemeli, mümkünse cinsel ilişkide prezervatif kullanılmalıdır.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Sigarayı Nasıl Bıraktım

Sigara tiryakisi olan herkes çok iyi bilir, bu öyle bir aşktır ki, kolay kolay vazgeçemezsiniz. Ben de yıllarca sigara içen birisi olarak bu illetten kurtulmayı çok istiyor, ancak bu aşka elveda demeye bir türlü cesaret edemiyordum. Yıllarca bir türlü vazgeçemediğim sigara, son zamanlarda beni kendine daha çok esir etmeye başlamış, sigara alışkanlığım daha da derinleşmişti. Artık sabah kalktığımda ilk işim, aç olmama rağmen bir tane sigara içmek olmuştu. Kanser, kalp hastalığı, koah, astım, bronşit gibi birçok hastalığın oluşmasında yüksek derecede sorumluluğu olan sigara, hayatıma ergenlikle birlikte girmiş ve bir daha hiç çıkmamıştı.  Aklıma, sigara bırakmak fikri geldiği zaman "asla" diyecek kadar severek içtiğim bu illet zamanla öksürmeme, nefes darlığı yaşamama neden olmaya, sağlığıma zarar verdiğini yavaştan  hissettirmeye başlamıştı. Kayınvalidemin çok fazla sigara içtiği için koah hastası olması, vermiş olduğum karar da etkili oldu. Yirmi yıla yakın bir süre içtiğim sigara ile vedalaşmanın zamanı artık gelmişti. Sigara bırakmak fikrine kendimi yavaş yavaş alıştırmaya başlamıştım ki, Sağlık Bakanlığı'nın  171 sigara bıraktırma servisi imdadıma yetişti.  Böylece  sigarayı bırakma maceram resmen başlamış oldu.
Sigarayı bırakmak isteyenlerin gözünü korkutmak istemem ama bu alışkanlıktan kurtulmak öyle çok da kolay değil. Her şeyden önce kesin kararlı olmalısınız. Sigara bıraktırma ilacı olarak verilen ve insanı psikolojik olarak sigara yoksunluğuna  hazırlayan bu ilaçlar,  öyle anlatıldığı gibi pat(!) diye sigarayı bırakmanızı sağlamıyor. Kendinizi sigarayı bırakmaya şartlandırmanız gerekiyor. Sigarayı bırakırken, yemeklerden sonra sigaraya duymuş olduğum özlem benim için işin en zor kısmıydı. Bir de, canınızı sıkan bir şey olduğunda bir tane yakıvermek istiyorsunuz. Özellikle çevrenizdekilerle (eşiniz, çocuğunuz, komşunuz, amiriniz vb.) yaşamış olduğunuz küçük gerginlikler sizi sigara içme noktasına kadar getiriyor, böyle durumlarda son anda kendinizi durduruyorsunuz. Siz de sigarayı bırakmak istiyorsanız, böyle bir durumda,  derin derin nefes alın ve sigarayı bırakmak için harcamış olduğunuz emeği düşünün. Sonunda bu illetten kurtulacağınızı hayal edin ve sigara almaktan vazgeçin. Ben de kaç defa kendimi sigara almaya giderken yakaladım ve kendime vermiş olduğum sözü hatırlayarak sigara almaktan vazgeçtim. Sigarayı bırakırken en önemli sorun, tiryakilikten kaynaklı yaşamış olduğumuz yoksunluk duygusu. Bu duyguyla baş edebilmek için spor yapın, uzun yürüyüşlere çıkın, kitap okuyun, sinemaya gidin. Kendinizi nasıl mutlu hissediyorsanız öyle davranın ama asla sigara  içmeyin...

24 Kasım 2013 Pazar

Kolesterolü Yüksek Olanlar Ne Yemeli

Yüksek kolesterol yanlış beslenme sonucu ortaya çıkan bir sorundur.  Kolesterol hayvanların kanında bulunan bir steroid libipdir. Hücrelerin işleyişinden tutun da hormonların dengelenmesine kadar, vücudumuzda bulunan tüm organlar görevlerini sağlıklı bir şekilde devam ettirmek için kolesterole ihtiyaç duymaktadır. Yani kolesterol aslında vücudun işleyişi için gerekli bir unsurdur. Ancak beslenme sorunu olan insanlarda aşırı kilo ile birlikte ortaya çıkan yüksek kolesterol tehlikeli olabilmektedir. Yani insan vücudu kendisi için gerekli kolesterolü zaten üretmektedir. Bunun yanında yenilen gıdalarla birlikte vücuda yüksek oranda kolesterol yüklenmesi kalp ve damar hastalıklarına neden olabilmektedir. Ancak yüksek kolesterolü olan herkes, kalp ya da damar hastası olacak diye bir kural yoktur. Zaten yüksek kolesterol tek başına kalp ve damar hastalığına neden olmaz. Vücudumuzun bir makine olduğunu kabul edersek, gereğinden fazla verilen her şey gibi yüksek seviyedeki kolesterolün de vücut için zararlı olacağını, aşırı yükselen kolesterol seviyesinin, otomatik bir işleyişe sahip olan bu makinenin bozulmasına neden olabileceğini unutmamak gerekir.
Peki, yüksek kolesterol nedeniyle diyet yapmak zorunda kalanlar hangi besin maddelerinden uzak durmalıdır? Kolesterol seviyesini düşürmek isteyenler yüksek oranda yağ ihtiva eden gıda maddelerinden uzak durmalıdır. Kandaki kolesterolün istenilen seviyeye inmesini sağlamak için yapılacak en akıllıca şey doğru beslenmeyi alışkanlık haline getirmektir. Sebze ağırlıklı beslenmek, şekerli gıdaları hayatımızdan çıkarmak, karbonhidrat tüketimini asgariye indirmek sağlıklı beslenmek için atılacak adımların başında gelmektedir. Yağlı beslenen kişilerden ziyade, şeker tüketimi fazla olan kişilerin kanında trigliserid seviyesi yüksek çıkmaktadır. Bu nedenle, pirinç, makarna ve ekmek tüketimi sınırlanmalı, mümkünse bu gıda maddeleri hiç tüketilmemelidir. Bal, şeker, yapay tatlandırıcılar, meyve suları, kola, şekerli gıdalar, fastfood türü yiyecek maddeleri tüketimi sınırlanmalı, bu tür gıda maddelerini çok fazla tüketen kişiler, beslenme alışkanlıklarını gözden geçirerek yeniden düzenlemelidir. Tahıllar ve baklagiller düşük kolesterol için bire birdir. Ayrıca ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler de kolesterolün düşürülmesinde etkilidir. Gerçek zeytinyağı kullanmak, kolesterolün düşürülmesine yardımcı olur.  Trans yağ içeren (fastfood ürünler, çerezler, kraker, cips ve bisküviler vb.) yiyecek maddeleri, işlenmiş gıda maddeleri (sucuk, salam, pastırma, sosis vb.), doymuş yağ içeren gıda maddeleri kolesterolü yüksek olan kişilerin tüketmemesi gereken yiyeceklerdir.  Sağlıklı bir yaşam için bu yiyecekleri hayatımızdan çıkarmamız gerekmektedir.

23 Kasım 2013 Cumartesi

Alzheimer Hastalığı


     Alzheimer hastalığı  insanların en çok merak ettikleri hastalıkların başında gelmektedir. Hastalığın hala bilinmeyen yönlerinin olması, tıp dünyasını, bu hastalık konusunda sürekli araştırma yapmak zorunda bırakmaktadır. Beynin hala tam olarak çözümlenememiş olması, Alzheimer hastalığının da tam olarak çözümlenememesine neden olmaktadır. Bilinmeyen bir dünya olan beyin, oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, bu organımızla ilgili hastalıkların da çözümlenmesi ve kolayca tanımlanabilmesi hala mümkün olmamaktadır.
     Yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan Alzheimer hastalığı, beyin hücrelerinde meydana gelen deformasyon olarak tanımlanabilir. Günlük yaşamı devam ettirmeyi zorlaştıran ve hastaların ilerleyen zamanlarda tamamen bakıma muhtaç hale gelmesine neden olan bu hastalık, demansın yani bunamanın en sık görülen şeklidir. Hastalık belirtileri arasında ilk sırayı hafıza kaybı almaktadır. Geçmişe dönük her şeyi hatırlayabilen hasta, yakın zamanda yaptığı bazı şeyleri hatırlamakta zorlanmaya başlar. Örneğin, kapıyı kilitlemeyi değil anahtarın kapı kilitlemeye yarayan bir eşya olduğunu unuturlar. Herkesin unutabileceği şeyleri unutmak normal kabul edilirken, unutkanlığın boyutu her geçen gün derinleşiyorsa, hasta nereye gideceğini, eve nasıl döneceğini, ne yapması gerektiğini sık sık unutmaya başlamış ise unutkanlık dikkate alınmalıdır. Hastalıkla birlikte, bilişsel ve işlevsel yapıda da bir bozulma başlar. Alzheimer hastalığına yakalanan kişiler konuşmakta zorlanmaya, hareketlerini kontrol edememeye, sendeleyerek yürümeye başlar ve  kendi dünyalarına çekilerek kimseyle konuşmazlar. Daha fazla ya da daha az yemek yemeye başlarlar. Zaman içinde yemek yeme alışkanlıkları tamamen bozulur ve açlık-tokluk hisleri kaybolmaya başlar. Bu nedenle doymak nedir bilmezler. Hastalar, hastalığın ilerleyen safhalarında, kişisel bakımını (tuvalet, banyo, yemek yeme vb.) yapmakta zorlanmaya, tamamen bakıma muhtaç hale gelmeye başlarlar.
    
Yakın çevresinde Alzheimer hastası olanlar çok iyi bilirler, bu hastalık son derece zor ve zahmetli bir hastalık. Günlük hayatı tamamen yok eden ve hasta yakınlarının, özellikle hasta bakımı ile ilgilenen kişilerin zor günler yaşamasına neden olan bu hastalık, genetik midir yoksa değil midir net olarak söylenmemekle birlikte bu tür hastalıklarda genetik geçişin yüksek olduğu kabul edilmektedir...