blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Kasım 2017 Cumartesi

Ah, Keşke Gençliğime Geri Dönsem!

Yazımın başlığını okuyunca çok yaşlı olduğumu düşündünüz değil mi? Hayır, çok yaşlı değilim ama orta yaş denilen yaşlara doğru adım adım ilerliyorum :). 

Yazıma niye böyle bir başlık koyduğuma gelince gerçekten gençlik yıllarıma dönmek istiyorum. Tüm kalbimle üniversiteye ilk başladığım on yedi yaşıma dönebilmeyi istiyorum. Bizim zamanımızda liseler dört yıl değil üç yıldı.  Mezun olduğum liseden sonra sene kaybetmeden üniversiteye başlamıştım. Ah, ne güzel günlerdi. Hayali bile çok güzel. O yıllarda daha mı özgürdüm, daha mı güçlüydüm, yoksa daha mı cesurdum?

Evet, cesurdum... Gözümü daldan budaktan esirgemezdim. Adımlarımı atarken daha kolay karar verir, kendime daha çok güvenirdim. Bugün ise daha korkak ve kendine güveni azalmış bir yetişkin oldum. Şartlar mı? Yaşadığım sosyal çevre mi? Yoksa yapmak istediklerimi yapma konusunda başarısız olmak mı? Nedenini bilmiyorum ama bugün bir yetişkin olarak on yedi yaşımdaki kız çocuğundan eser yok bende. Hayatımla ilgili karar almaktan, aldığım kararları uygulamaya geçmekten aciz hissediyorum kendimi. Kelimenin tam anlamı ile korkuyorum. Ve bu korkuyu yenmek için ne zaman adım atsam daha fazla bahane üretiyor, korkumu körüklüyorum. 

Evet, özgürdüm. Tek kişiydim. Kimseye hesap vermek zorunda değildim. Hayatımı iki çocuğa adamamıştım. Bugün ise kendimi önemli karar alma arifesinde hissediyor, bu kararı uygulamada beni bağlayan iki çocuğu düşünüyor,  hayatımda önemli bir değişikliğe neden olacak bu kararımı uygulamaktan vazgeçmek zorunda kalıyorum. "Ah" diyorum sonra,  "ah keşke gençliğime geri dönsem..." 

Evet, güçlüydüm. Küçük, çelimsiz, dünyayı çok da iyi tanımayan bir genç kızdım ama on yedi yaşımda daha güçlüydüm. Bugün iki çocuk annesi bir yetişkin olarak güçsüz olduğumu hissediyorum ve bu güçsüzlüğümden utanıyorum. Hangi ara ban sunulan şartlara bu denli yenildim, hangi ara bu kadar güçsüzleştim ben?

İyi ki blog sayfam var. Biraz dertleşmiş oldum. İçimi kemirip giden şeyleri paylaşmasam delirecektim. Ne demiş Sait Faik

"Yazmasam deli olacaktım.". Ben de bugün yazmasam deli olacaktım. 

Sevgiyle kalın. 

27 Aralık 2014 Cumartesi

İyisiyle Kötüsüyle Bir Yıl Daha Bitti

Günlerdir ne blog sayfamla ne de blogger arkadaşların yazıları ile ilgilenebildim. 

Yoğun bir iş temposu içinde geçen yılın son günlerinde üzerime düşen keyifsizlik ve mutsuzluk halinden sıyrılmak ve kendimi daha iyi hissetmek için bloğuma yazı girmeye karar verdim.

E, hali hazırda yeni yıl geliyor, yazımın konusu da güle güle diyeceğimiz 2014 ve merhaba diyeceğimiz 2015 olsun istedim.

Sizi bilmem ama 2014 benim için biraz zor bir yıldı. Keşke dediğim şeyler, beni üzen hatta dibe vurmama neden olan olaylar yaşadım 2014'te.

4 Ekim 2014 Cumartesi

Bugün Bayram Erken Kalkın Çocuklar!!!

Tüm blogger arkadaşlarımın, yakın çevremin, blog sayfama ve bana değer verip yorumlarını eksik etmeyen ziyaretçilerimin, 

Beni moralim bozukken yalnız bırakmayan dostlarımın, 

Postlarımı okuduklarını her halinden belli eden gerçek ziyaretçilerimin ve takipçilerimin, 

Blog serüvenimde, bir yılımı tamamlamama çok az bir süre kala bana ziyaretleri ve yorumları ile destek olan herkesin ama herkesin,

Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Neşe, sağlık, huzur, mutluluk dolu bir bayram geçirmenizi temenni ediyorum. 

Küçüklerime kocaman sarılıyorum, büyüklerimin de ellerinden öpüyorum efendim... 

Sevgiler ve Saygılar....

Herkese iyi bayramlar...




15 Temmuz 2014 Salı

Lütfen Yardım Edin!! Blog Yayınlarım Kontrol Panelinde Görünmüyor

Arkadaşlar lütfen yardım edin. Bloğumda yayınladığım yazılarım takipçi listemin kontrol panelinde görünmüyor. 

En son görünen yayın 4 ay önce yazmış olduğu yazı. Çıldırmak üzereyim. 

Sevgili Zeugma'nın uyarısıyla sorunun boyutunun sandığımdan daha derin olduğunu anladım. Ben birkaç arkadaşın kontrol paneline düşmüyor sanırken yazılarım hiç kimsenin panelinde görünmüyormuş. 

Sanırım blogger bu sorunu çözüme ulaştırmakta geç kalmış. 

Lütfen konuyla ilgili bilgisi olanlar yardım etsin. Blog yazılarımın herkese ulaşmasını istiyorum. Yorumlarınızı bekliyorum. 


23 Haziran 2014 Pazartesi

Darmadağın, Biçare ve Karışığım Biraz

Merhaba arkadaşlar, 

Çok sevdiğim Bir Deli'nin Pembe Defteri bloğunun sahibi ben ona Pembişim diyorum, beni merak etmiş. Hemen iki lafın belini kıralım deyip bu yazıyı kaleme aldım. 

Şayet beni merak ediyorsanız etmeyin arkadaşlar, ölmedim ya da hasta falan olmadım. 

Sağlıklı ve zindeyim. Şükür hayattayım. Ama darmadağınığım. 

Evimde yaz aylarının vazgeçilmezi yaz temizliği hüküm sürüyor. Yaz temizliği evimi istila etti ve darbe yaparak evimi yönetmeye başladı. Ben var ya ben, evimin kraliçesi iken birden bire hizmetçisi oldum. 

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Allah Benim Sabrımı Sınıyor

Merhaba arkadaşlar,

Son günlerde Soma faciası ile o kadar doluyum ki blog yazmak içimden gelmedi açıkçası... Benim dertlerim, hüzünlerim ya da sevinçlerim yanında Soma'da hayatını kaybeden madencilerin geride bıraktığı gözü yaşlı çocuklar, çocukları ile tek başına kalmış kadınlar, ağıtları yüreğimizi yakan anne-babaların keder ve üzüntüleri volkanik bir dağ adeta, için için yanan her an patlamaya hazır bir yanardağ...

Ancak bugün yaşadığım bir gelişme beni tekrar kendi dertlerimi düşünmeye mahkum etti. 

Blog sayfamı düzenli olarak takip eden takipçilerim çok iyi hatırlarlar. Duruşma Salonundan Notlar başlıklı yazımda yaşamış olduğum keyifsiz bir hadise nedeniyle komşumla mahkemelik olduğumu anlatmış, ilk kez görmüş olduğum duruşma salonu hakkında izlenimlerimi paylaşmıştım. 

9 Mayıs 2014 Cuma

Sorular ve Cevaplar; Mim Zamanı

Blog sayfama her gün uğrayan, her yazıma yorum bırakan ve benim çok sevdiğim bir arkadaş olan Mukaddes Tiryaki Hayata Dair bloğunda beni sobelemiş. Biraz önce aynı konuda sevgili umut hikayem de beni sobelemiş. Ayy ay canım anne işte  de beni sobelemiş. Arkadaşlar cevaben yazdığım bu yazıyı çok sevdiğim bu arkadaşların sobesine cevap olarak kaleme almış oldum. Konusu soru ve cevap şeklinde olan bir mim. Bakalım arkadaşlar bana ne sormuşlar ben ne cevap vermişim?


1- Telefonun nerede?
Masanın üzerinde. 

2- Partnerin? 
Uyuyor.

3- Saçların?
Kumral

4- Annen?
Biraz uzak.

5- Baban?
Otorite.

6- En sevdiğin eşya? 
Çaydanlık.

7- En son gördüğün rüya?
hatırlamıyorum.

8- Hayalindeki araba? 
Bilmem, araba hayali kurmadım.

9- İçinde bulunduğun oda? 
Mutfaktayım.

10- Korkun?
Haksızlık.

11- On sene içinde ne olmak istiyorsun? 
Yaşlanmamak.

12- Sen ne değilsin? 
kötü değilim.

13- En son yaptığın şey? 
Çay demlemek. 

14- Üzerinde ne var? 
Eşofman ve tişört.

15- Senin hayatın? 
fena değil...

16- Moralin?
iyi gibi.

17- şu an ne düşünüyorsun?
 Anne İşte beni mimlemiş ona cevap yazmayı..

18- Senin bilgisayarın?
Hp

19- Bira?
sevmiyorum.

20- Aşk?
Eşim.

Özel olarak kimseyi mim'lemiyorum. Kendimi bu sorulara cevap vermek isteyen herkesi mim'lemiş sayıyorum, cevap veren arkadaşlar linkinizi gönderin ki ben de okuyabiliyim. Herkese kucak dolusu sevgiler.. 




6 Nisan 2014 Pazar

Yaz Aylarının Korkulu Rüyası; Ter Kokusu

Merhaba efendim...

Birkaç gündür yoğun işlerim nedeniyle giremediğim blog sayfamda bugün sizlerle ter kokusu hakkında sohbet etmek istiyorum. 

Bu da nereden çıktı şimdi, ülkenin gündemi almış başını gidiyor, yerel seçimler yapıldı, önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi hatta genel seçimler var, sen ter kokusundan bahsediyorsun diyenleriniz olabilir...

Ee... Ne yapalım yani, ülkenin gündemini biz belirleyemediğimize göre, kendi küçük dünyamıza döndük,  bizim için önemli olan şeyler hakkında yazmaya başladık gari...

28 Mart 2014 Cuma

İşte Yine ve Yeniden Mim Zamanı; En Sevdiğim Bloglar Mim'i

Merhaba arkadaşlar; 

Bugün farklı bir konuda yazmayı düşünürken çok sevdiğim ve severek okuduğum, hatta arkadaş listeme eklediğim sevgili Bir Delinin Pembe Defteri yani benim güzel Pembiş'im tarafından yine ve yeniden mim'lendiğimi öğrendim. 

Sevgili arkadaşım tarafından en sevdiği bloglar arasında gösterilmek beni çok duygulandırdı. Mim yazısında blog sayfamla ilgili "bilginin usta kalemi, bilmeyene haddini bildiren tatlı mı tatlı sevgili Bilgicellim" diye bahsederek beni öyle onore etti ki, kendisini yürekten öpüyorum. 

İnanılmaz bir motivasyonla bu yazıyı kaleme aldım. Mim yazımızın konusu en sevdiğim bloglar. Yani severek okuduğum bloglardan bir kaçını mim'leyeceğim. Biraz düşünüyüm bakayım, kimleri mim'leyebilirim?

İşte en sevdiğim bloglar ve mim listem: 

Sevgili hayata dair seni yine mim'liyorum. Güzel yazıların, içten gelen tebessümün ve hakikatinle seni kendime o kadar yakın hissediyorum ki, sanki yıllardır benimlesin ve seni uzun zamandır tanıyor gibiyim. Sevgiyle öpüyorum...

Sevgili Admin Panpa senin blog sayfanı da geç farkettiğim için kendime biraz kızıyorum ne yalan söyleyeyim. Ağlanacak hallerimizi nasıl da eğlenceli ve kendine has bir komediyle anlatıyorsun öyle... Bazen hayattan bıkmış ve bitap bir halde iken yüzümü öyle güldürüyorsun ki, bunun için kocaman bir teşekkürü hak ediyorsun...

Sevgili Havadan Sudan seni de mim'liyorum.  Yazılarınızı, analizlerinizi,  ağır ve vakur duruşunuzu o kadar beğeniyorum ki mim'lemezsem ayıp etmiş olurdum. Sevgiyle kalın...

Sevgili Bahçe Perim blogger olarak ilk yorumumu yanlış hatırlamıyorsam sizin bir yazınıza yapmıştım. o günden sonra her fırsatta paylaşımlarınızı okumaya ve takip etmeye çalıştım. Keyifli, eğlenceli ve bilgilendirici yazılarını takip etmekten çok hoşlanıyorum ve seni bu yüzden mim'liyorum. 

Sevgili Mevsil365 "galiba delirmemek için yazıyorum" diyerek yazı aşkını ne güzel anlatıyorsun, seni de severek mim'liyorum.. Sevgiyle kal...

Ve son olarak sıradan bir anne seni de büyük bir keyifle mim'liyorum. Eğlenceli, içinden geldiği gibi, komik ve esprili bir dille kaleme aldığın yazılarına bayılıyorum. Mim yazıma cevap verirsen sevinirim... 

Arkadaşlar, severek takip ettiğim o kadar çok blog var ki, ayıp olmasın diye onları mim'leme işini size bırakıyorum. Devam edecek olursam bunun sonu gelmeyecek gibi görünüyor... Mim pasımı sizlere atıyor ve cevap yazılarınızı bekliyorum. Beni mim'leyen Pembişim'i  de tekrar öpüyorum...

Hoşçakalın...


görsel alıntıdır

19 Mart 2014 Çarşamba

Sonunda Ben de Mim'lendim...

Beğenerek takip ettiğim bloglardan birisi olan Bir Delinin Pembe Defteri tarafından mim'lendiğimi okuduğumda çok heyecanlandım. 

Daha önce blogger arkadaşların birbirlerini  mim'lediklerini okuduğumda mim de ne ola ki diye düşünüyordum ama ne yalan söyleyim mim hakkında bir bilgim yoktu. Zira ben acemi bir blogger olarak blog ve blog ilişkileri hakkında  bilgi eksikliğim olduğunu kabul ediyorum. 

Sabah blog sayfamı ve yorumları okumak için bilgisayarımın karşısına geçtiğimde Bir Delinin Pembe Defteri'nin kişisel bloglar arasındaki trafiği artırmak için mim'leme başlattığını ve ilk olarak da beni mim'lediğini öğrendim. İşin gerçeği çok heyecanlandım. Hem ilk mim'lenen blog olmaktan hem de mim'in ne olduğunu bilmemekten dolayı.

Neyse lafı çok uzattım. Sevgili arkadaşım cevaplamam için  üç tane soru hazırlamış. Bu soruları kendi blog sayfasında önce kendisi cevaplamış. şimdi ben de bu sorulara cevap veriyorum.

1.Soru: Neden "Bilgicellim?"

İlk defa blog sayfası açmaya karar verdiğimde blog sayfamın ismi üzerinde çok düşündüm. Kendimi sorguladım, ben hangi konularda yazı yazmak istiyorum diye. O zaman kendime şöyle cevap verdiğimi hatırlıyorum; "ben insanların ve benim  merak ettiğim konuları araştırıp bu konular hakkında yazılar yazacağım." Amacım asla biliyormuş gibi davranıp ukalalık yapmak değil. Tam aksine kendim araştırıp öğrenirken takipçilerimin de öğrenmesini sağlamak. Yazılarımı okuyan takipçilerimi bir nebze olsun bilgilendirebildiysem, insanlar merak ettikleri bir konuda benim blog sayfam aracılığı ile bilgi alabildilerse ne mutlu bana...

2.Soru: Hayat felsefeni belirleyen söz?


O kadar çok söz var ki, hangisi söylesem diye düşünmedim değil. Hayat felsefemi en güzel Hacı Bektaş-i Veli'nin;

"ELİNE, BELİNE, DİLİNE SAHİP OL." sözü anlatıyor.

3.Soru: Kendinle ilgili 3'ü doğru 4 şey söyle... (hangisi yalan biz bulalım.)

1- Okumayı çok seviyorum.
2- Haksızlığa hiç tahammülüm yok.
3- Her şeyi kafaya takan ve hayatı kendine zehir eden bir insanım.
4- Bazen çok acımasız olabiliyorum.

Ben de mim pasımı atıyorum ve sevgili hayata dair seni mim'liyorum. Umarım mim pasıma cevap verirsin. Sevgilerimle...


1 Mart 2014 Cumartesi

Karşınızdakinin Yalan Söylediğini Nasıl Anlarsınız

Merhaba blog sayfamın değerli misafirleri... Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve hepinize yalandan uzak mutlu ve güzel günler temenni ediyorum. 

Belki, birçoğunuz yoğun bir haftanın yorgunluğunu atmak için evinizde uzanmış televizyon seyrediyorsunuz  ya da biraz temiz hava almak  için dışarı çıkacak olabilirsiniz.

Malum ülke gündemi inişli-çıkışlı, montajlı-dublajlı, yalanlı-dolanlı bir grafik gösteriyor. Ben de bugünkü yazımda,  bu kadar yalan dolu bir gündeme inat, karşınızdakinin yalan söylediğini nasıl anlarsınız, bununla ilgili bilgi vermek istedim. 

Bir nevi, yalancının mumu yatsıya kadar yanar atasözünü hatırlatarak  yalancı kişilerin özelliklerini anlatmak istedim. Bilmiyorum, böyle bir konuyu seçerek doğru mu yaptım. Karar sizin artık. Hadi bakalım başlayalım. 

Yalan Söyleyen Kişinin Vücut Dili 

Karşınızdaki kişi konuşurken bağırıyorsa, sesi hep yüksek perdeden çıkıyorsa ya da sesi normalin çok altında çıkıyorsa yalan söylediğinden şüphelenebilirsiniz.

24 Şubat 2014 Pazartesi

Dedikodu Yapmak Günah mıdır Değil midir

Merhaba blog sayfamın değerli ziyaretçileri. Akşamın bu saatinde sizlerle dedikodu yapmak hakkında düşüncelerimi paylaşmak istedim. Bu yazıyı yazmama aynı binada oturan iki komşunun arasında geçen nahoş olay neden oldu. 

Olayı kısaca sizlerle paylaşmak isterim. 

Aynı binada oturan komşulardan birisi eşiyle kavga ediyor. Bu olaya tanık olan diğeri ise olayı üçüncü şahıslarla paylaşarak, komşusunun özel hayatını deşifre ediyor. Ne kadar düzeysiz ve ne kadar bencilce bir davranış. Özellikle eşler arasında yaşanan olayların üçüncü şahıslar tarafından dedikodu malzemesi olarak kullanılması oldum olası beni çok sinirlendirmiştir. Kimse kavga etmek istemez, kavga etmek istemediği gibi başkalarının bu kavgayı bilmesini ya da dinlemesini hiç istemez.

13 Ocak 2014 Pazartesi

Genç Kızları Bekleyen Büyük Tehlike; Tecavüz Hapları

Merhaba arkadaşlar;

Bugün, genç kızları bekleyen büyük tehlike olarak adlandırılan tecavüz haplarından bahsedeceğim. 

Ne alaka şimdi demeyin. Tecavüz hapı kullanımı çok yaygınlaşmış. Belki de çoğu genç kızımız bu ilaçları tanımadıkları için  istismara uğruyorlar. 

Dün Hürriyet Pazar ekini okurken bu konuyla ilgili yazılmış bir yazı dikkatimi çekti. Yazıyı bir solukta okudum ve bu konuya ben de blog sayfamda yer vermeliyim diye düşündüm.

Olayın boyutu tüyler ürpertici olduğu için kendimi genç kızları uyarma ve bilinçlendirme noktasında sorumlu hissettim ve bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.

Arkadaşlar, dün okuduğum yazı üzerine küçük bir araştırma yaptım ve bu haplar hakkında ilginç bilgiler elde ettim.

 Herşeyden önce tevavüz hapları, renksiz, kokusuz ve tatsız ilaçlarmış. 

Çoğunlukla genç kızları hedef alan bu haplar tecavüz amaçlı kullanılıyor. 

Hapı çoğu zaman farkına varmadan içmek zorunda kalan genç kız kısa bir süre içinde kendinden geçiyor.

Bu ilaçlar merkezi sinir sistemini etkisi altına alıyor ve etkisi 6 saat kadar sürüyor. İlacın vücutta yarattığı uyuşukluk etkisi tam olarak 12 saat içinde sona eriyor.

Güçlü bir uyuşturucu olan tecavüz hapları içildikten sonra uyuşukluk, baş dönmesi, sersemlik, hareketlerde kontrolsüzlük, konuşamama, koordinasyon kaybı gibi belirtiler gösteriyor. 

İlacın etkisini göstermesinden sonra mağdur kişi ne yazık ki tecavüzü, tecavüzün gerçekleştiği mekanı ve tecavüz yapan kişiyi hatırlayamıyor.

Bu tür ilaçlar sıvı içinde çözümlenebildiği için genellikle içeceklerin içinde ikram ediliyor. Burası en can alıcı nokta ne yazık ki... Meyve suyu ya da bira içtiğini sanan genç kız tüketmiş olduğu içecekle birlikte tecavüz hapını da içmiş oluyor.

Özellikle alkol ile alındığında daha tehlikeli olan bu ilaçlar içen kişide ileri derecede bilinç kaybına neden oluyor. 

Tecavüz ilaçları dışında bir başka tehdit de erotik web sitelerinde satılmakta olan azdırıcı damla adlı ürünler. Bu damlalar da ne yazık ki içeceğe karıştırılarak kullanılıyor. Kendisinden habersiz  içeceğine ilaç katılan kişi tecavüz haplarında olduğu gibi kısa bir süre içinde kendinden geçiyor ve bilinç kaybı yaşıyor. 

Bir başka tehlike ise bayıltıcı spreyler. Bayıltıcı spreyler de kötü niyetli kişilerin kullanmaktan hiç çekinmedikleri bir ürün. 

Genç kızlarımızı bilinçlendirme adına ele almış olduğum bu yazı inşallah genç kızlarımız tarafından okunur. Bu yazıyı yazmasam asla rahat edemezdim. Allah, genç kızlarımızı ve çocuklarımızı kötü niyetli insanlardan korusun...













27 Kasım 2013 Çarşamba

Başarılı Olmak İçin Sabretmek Gerekiyor

     Bugünlerde yeni alanda kendimi ifade etmeye çalışıyorum. Kendimi ifade etmek için yeni bir blog açtım ve yazılarımı bu mecrada sizlerle paylaşmak istiyorum.  Severek yazmış olduğum makalelerimi Blogger aracılığı ile açmış olduğum, kendime ait Bilgi Bankası isimli blog sayfamda yayınlamaya başladım. Tarifi mümkün olmayan bir mutluluk yaşıyorum. Her şeyden önce, kendi bloğumda yazı yazmak bana farklı bir heyecan yaşatıyor. Dünyanın tüm sıkıntılarından uzaklaşarak kendimi bir şeylerle meşgul etme fikri, beni o kadar çok rahatlatıyor ki anlatamam. Bugün blog çalışmamı şöyle bir gözden  geçirdim ve daha yolun çok başında olduğumu anladım. Ancak, pes etmek gibi bir niyetim asla yok. Ben blog kurma düşüncemi eşimle ve oğlumla paylaştığımda bana, "sen bu işi en iyi şekilde becerirsin" diyerek büyük bir destek verdiler. Ben de bu desteği arkama alarak blog açmak için Blogger'a başvurdum ve kendi blog sayfamı açtım.

      Blogger 'da blog açmak  çok kolay. Blog açmak isteyenler kolayca blog açabilirler. Ben de Google 'da bir ön araştırma yaptıktan sonra, Blogger 'da kendi bloğumu kolayca açtım. Bugün kendi düşüncelerimi, bilgilerimi paylaşmış olduğum güzel bir bloğa sahibim. Kendi bloğumda yazmak bana kendimi tanıma ve kendimi ifade etme şansı verdi. Bütün bunların yanında bana, büyük bir özgüven duygusu kazandırdı. Kendi yazmış olduğum makaleler sayesinde kendimi çok iyi hissettim. Bundan sonra yazmış olduğum özgün makale ve içerikleri blog sayfamda yayınlamaya devam edeceğim. merak edip yazılarımı okuyanlara çok teşekkür ediyorum. Bloğumda çok fazla zaman geçirmeden pes etmek istemiyorum, ilerleyen günler ne gösterir bilmiyorum, ancak benim amacım uzun süre bu yazıları yazmak ve sizlerle paylaşmak. Bence blog yazmak ve başarılı olmak birazcık sabırlı olmayı gerektiriyor. Bu nedenle ben de sabır göstermek ve sonunda başarılı olmak istiyorum... Sevgiyle kalın...
      

20 Kasım 2013 Çarşamba

Merhaba

Merhaba
Blog sahibi olmayı ve bu yeni bir dünyaya adım atmayı uzun zamandır düşünüyordum. İçimde engelleyemediğim bir yazı yazma isteği var. bunun için çok düşündüm  ve bugün cesaretimi toplayarak bir blog açtım. Bundan sonra hem kendi ilgimi çeken konularda hem de sizlerin dikkatinizi çekebilecek ilginç konularda yazı yazmak istiyorum. Yazı yazmaktan büyük bir keyif alıyorum. Yazı yazdığım zaman kendimi çok iyi hissediyorum. Bana çok keyif veren yazılarım bakalım size de benim kadar keyif verecek mi? Bundan sonra gündelik hayata dair ilgimizi çeken ilginç konulardan, gündemi belirleyen olaylardan, sağlık, spor, estetik, moda vb. konulardan oluşan yazılarımla sizlerle birlikte olmaktan büyük bir keyif alacağım. Blog açma fikri ve yazılarımı sizlerle paylaşmak bana çok cazip geldi. Bir ön araştırma yaptım ve blog açmak için Blogger'ı  tercih ettim. İlerleyen günlerde yeni yazılarımla sizlerle birlikte olacağım. Şimdilik hoşça kalın...