Bilgicellim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilgicellim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak 2018 Çarşamba

Olmuyor, Ne Yapsam Olmuyor

Bu ne karamsar başlık böyle diye düşünmüş olabilirsiniz. İnanın benim ruh halim, başlıktan daha karamsar. Günlerdir bir telaş içindeyim. Ne giysem, saçıma fön mü çektirsem, doğal mı bıraksam... Neden mi? Bunca yıldan sonra üniversite arkadaşlarımızla "büyük buluşma" adını verdiğimiz buluşmayı gerçekleştireceğiz. Ama benim derdim sadece saçlarım, kıyafetim... yani bu tür şeyler değil. Oldum olalı dış görünüme dikkat eden biri değilim. Çok nadir makyaj yaparım, oje kullanmam, kıyafetlerimde abartıdan hoşlanmam, takı gerektiği kadar o da beni yormayacak şekilde takarım. Neyse... 

Beni bunlardan çok üniversite eğitimimi yarım bırakmış olmak yaralıyor. Günlerdir bunu düşünüyorum... Kah "hayır gitmeyeceğim buluşmaya" diye kestirip atıyor, kah "o günün şartları okulu bırakmamı gerektirdi" diye düşünüp gitmeye karar veriyorum. Ne yalan söyleyeyim, içim kıpır kıpır, arkadaşları görmeyi çok istiyorum, ama kendimi de kötü hissetmek istemiyorum. 

Şimdi "geçmişe takılıp kalmak hastalıktır" diyenler de olabilir. Yok, insan, acısını halen hissettiği şeyleri unutamıyor, bu acıyı ve pişmanlığı hatırlatan şeyler var olduğu müddetçe unutması da mümkün görünmüyor. Bugün meslek sahibi, ayakları üzerinde durabilen, güçlü bir kadın olabilecekken, hayatımın çalındığını düşünüyorum, canım yanıyor, ve hayatımı çaldığını düşündüğüm oluşumlar sürdüğü müddetçe acım da katlanarak büyüyor. 
Buluşmaya daha çok var, ama ben şimdiden kendi iç hesaplaşmamı yapmaya başladım, eğer mutlu olacağıma inanırsam bu buluşmaya katılacağım, yok "ben orada daha çok acı çekeceğim" diye düşünürsem katılmayacağım. Keşke sihirli bir değneğim olsa ve bitiremediğim okuluma yeniden dönebilsem, okulumu bitirsem ve bugün yapmayı çok istediğim mesleğimi yapabilsem... Ama, hayat bize sihirli değneklerin sadece masallarda olduğunu öğretti... Bazen çok geç kalmış olabiliyoruz ne yazık ki... 


28 Kasım 2017 Salı

Aksesuar ve Soğutma Ürünleri Uğur Soğutma’da

                                                                                        
Bir derin dondurucuya sahip olduktan sonra, en basit işlemler için bile servis çağırmaktan sıkılmış olabilirsiniz. Sadece basit bir temizlik yapmak için dahi yetkili servislerin yardımına başvurma zorunluluğu, bir yerden sonra sıkıcı hale gelebiliyor. Yanlış anlamayın: Uğur Soğutma tarafından üretilmiş bir derin dondurucu kullanıyorum ve bugüne dek servis ile hiçbir sorun yaşamadım. Her zaman çağırdıktan en fazla birkaç saat sonra gelip, işlerini hızlı ve profesyonel bir şekilde tamamladılar. Ancak halen dezenfeksiyon ve genel temizlik gibi işlemleri kendim yapabilmek istiyorum.
Uğur Soğutma’nın yeni aksesuar ve soğutma ürünleri serisine bu nedenle bayıldım. “Uğur Pratik” adıyla satılan bu seri, hem derin dondurucular hem de buzdolapları için kullanabileceğiniz birbirinden faydalı ve kullanışlı ürünlerden oluşuyor. Derin dondurucunuzun ve diğer beyaz eşyalarınızın uzun ömürlü ve sağlıklı çalışmasını sağlayan Uğur Pratik serisi, beyaz eşyalarınızı en üst performans ile kullanmanız da olanak tanıyor. Ev ve ofis hayatını kolaylaştırmak için tasarlanmış Uğur Pratik serisi, sadece Uğur Soğutma markalı ürünler için değil: Diğer markaların derin dondurucu ve buzdolapları için de kullanılabiliyor. Derin dondurucu ve beyaz eşya modellerinin uzun ömürlü olmasını ve sağlıklı çalışmasını sağlayacak ürünlerden oluşan seri, günlük kullanımda karşılaşılan pek çok sorunun servis çağırmaya gerek kalmadan halledilebilmesini sağlıyor.
                                                                  
Hâlihazırda, Uğur Pratik serisinde kireç önleyici, sebil bardaklık, su sebili temizlik ve dezenfeksiyon, Uğur ikram seti, soğutucu ve dondurucu temizleyici, tel ve plastik sepet ürünleri yer alıyor. Bunların hepsi de kendi özel paketlerinde satılıyor ve nasıl kullanmanız gerektiği ya paket üzerinde, ya da paket içinde detaylı bir şekilde izah ediliyor. Uğur Pratik serisinde satışa sunulan ürünlerle, klima temizliğini dahi kendiniz yapabiliriniz. Hem ürünleri incelemek, hem de uygun fiyatlarla sipariş vermek için https://satis.ugur.com.tr/ adresini ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

20 Ağustos 2017 Pazar

Evliliğinizin Bittiğini Gösteren İşaretler

Evlilik, iki farklı insanın ortak paydada buluşup, bir arada yaşamak için mücadele etmesidir. "Aşkım", "canım", "birtanem" gibi söylemesi de duyması da güzel, hoş sözlerle başlayan, ayakların yerden kesildiği, tarafların dünyayı toz pembe gördüğü, deyim yerindeyse bir nebze sarhoşluğa benzeyen aşkın, nikah masasında son bulması ile evlilik adı verilen kurumsal birliktelik başlar. 

Her evliliğin kendi içinde bir düzeni, bir ritmi, kuralları vardır. Ben şahsen, evliliklerin aşkı öldürdüğüne inananlardanım. "Biz şu kadar yıllık evliyiz, ama aşkımız bitmedi" gibi sözlere inanmıyorum yani. Tecrübeyle sabit olması nedeniyle, bu kadar kesin konuşabiliyorum. İster bir aşk evliliği, ister son yılların moda tabiri ile bir mantık evliliği yapmış olun, evliliğinizi yürütmek için hayatınızdan, sevdiğiniz şeylerden, hobilerinizden, sosyal hayatınızdan fedakarlık yapmak zorundasınız. Bazılarının "hayır, öyle bir şey yok..." dediğini duyar gibiyim, ama bu kesinlikle böyledir. 
Bir şekilde rayına oturttuğunuz, ortak paydada buluşarak halk dilinde adına "geçim" dediğiniz birlikteliğinizi yürütmeye başladınız diyelim. Ama bir süre sonra her evlilikte ortaya çıkan sorunlar sizde de görülmeye başlayacaktır. Şunu belirtmeden edemeyeceğim, hiçbir evlilik dört dörtlük değildir. Her evlilikte farklı boyutlarda olsa da sorunlar olacaktır. Kişilik çatışmasından tutun, maddi sorunlara, kayınvalide sorunundan tutun da şiddet, alkol, karşılıklı değersizleştirmeye kadar birçok problemin ortaya çıkması olasıdır. Peki, evliliğinizin bittiğini nasıl anlarsınız, hangi aşamada ilişkiye "artık evlilik bitti" gözüyle bakmak gerekir?

Evliliğin Bittiğini Gösteren İşaretler 

Uzman Psikolog Özge Genlik, eşler arasındaki "ruhsal sevişme" nin bitmesi halinde evlilikte sona yaklaşıldığını belirtiyor. Genlik'e göre ruhsal sevişmenin bitmesi, duygusal soğukluk demek. Yani, evliliğin ilk günlerinde her dakika eşini düşünen, onu özleyen eşler, ilerleyen zamanlarda duygusal anlamda bir şey paylaşmamaya başlarlar. Evliliğin bittiğini gösteren ilk işaret de budur. Eşler artık bir şey paylaşmadıkları için konuşmamaya başlar, konuşsalar da üstünkörü cümleler ile iletişim kurarlar. 

Eşler arasında başlayan duygusal uzaklık fiziksel anlamda yaşanmaya başlar. Duygusal soğukluktan sonra eşlerin fiziksel paylaşımları da azalır. Birlikte yapmaktan hoşlanılan piknik, sinemaya gitme, tatil... gibi faaliyetlerden keyif alınmaz. Kopuşun daha hızlı olduğu zamanlarda, partnersiz tatil planları yapılır, planlara eş dahil edilmez. Bu aşamada ortaya çıkan sorunlara doğru müdahale edilmezse, ileride cinsel anlamda da isteksizlik, uzaklaşma başlar, ki bu isteksizlik evlilikte sona gelindiğinin habercisidir. 

Evliliğin bittiğini gösteren işaretlerden biri de iletişimin sona ermesidir. Zorunlu olmadıkça konuşmama, herhangi bir konuda yapılan konuşmanın mutlaka tartışma ve kavga ile sona ermesi, eşlerin partneri ile geçirmesi gereken zamanı sosyal medya, bilgisayar, lap top, cep telefonu... ile geçirmeye başlaması, evlilikte sona yaklaşıldığını gösteren önemli işaretlerdir. 

Eşlerin birbirini anlamaması da evlilikte sona gelindiğini gösterir. Başınıza gelen bir olayı anlattığınızda eşiniz hep sizi suçluyor ve size destek olmuyorsa, sizde "nasıl olsa beni suçlar" şeklinde kanı oluşmasına neden oluyorsa ve davranışları ile size bu düşüncenizde haklı olduğunuzu gösteriyorsa, evliliğinizi gözden geçirmenizin zamanı gelmiş demektir. 

Yazımın başında "evlilik kurumsal birlikteliktir" dedim. Eğer eşler evlilikte ortak karar alma sorunu yaşıyorsa o evlilik de ciddi sorun var demektir. Eşiniz, araba alırken, ya da banka kredisi çekerken, ya da yeni bir yatırım yaparken, tatil planı yaparken, ya da eve eşya alırken sizi yok sayıyor, sizin fikrinizi almıyor, sizinle birlikte karar almıyorsa, evliliğiniz ile ilgili ciddi bir problem var demektir. Evlilik, kanun önünde, nikah defterine atılan imza ile yürütülmesi gereken birliktelik olarak kabul ediliyorsa, bu birliktelik boyunca, her iki partneri de yakından ilgilendiren konularda, eşlerin partnerinin fikrini alması gerekir. Ki, bunu yapmayan partner, eşinin fikrine önem vermiyor demektir, bu diğer eş için yaralayıcı, kırıcı ve değersizleştirici bir davranıştır. 

Bunun yanında evliliklerin her halukarda bitişine zemin hazırlayan ve herkesçe kabul edilen sorunları burada sıralamaya gerek var mı bilmiyorum. Bana göre, fiziksel ya da psikolojik şiddet, hakaret, sevgisizlik, alkol ve madde bağımlılığı... gibi nedenler kesinlikle önemli sorunlardır ve bu problemler evliliğin bittiğini değil, tam aksine bu evliliğin en baştan hiç yaşanmaması gerektiğini gösterir. Özellikle şiddet ve alkol gibi sorunların gün yüzüne çıktığı evlilikler, eşlerin (özellikle kadınların) aşırı fedakar olmaları nedeniyle devam eden evliliklerdir ne yazık ki. Kadınların bu evlilikleri devam ettirmesinde toplumsal baskı ve ekonomik problemler etkili olduğu için bu tür ilişkiler uzun yıllar devam edebiliyor. 

Uzmanlar bitiş noktasına gelen evliliklerin, yeniden flört dönemine dönerek kurtulabileceğini belirtiyorlar. Bu mümkün müdür? 20 yıllık bir evlilikte yeniden ilk günlere dönmek ne kadar mümkündür bilemem, ama 20 yıldan sonra yeniden aşık olmayı başarabilen çiftler varsa onları da kutlamadan edemeyeceğim. 

Siz ne dersiniz, evlilikleri kurtarmak için neler yapılabilir, sizce evliliklerin bitişine hangi problemler zemin hazırlar? Yorumlarınız bekliyorum, sevgiler... 

8 Ağustos 2017 Salı

Seksi Gecelikler ile Akılları Baştan Alın!

Gecelik takımları, fantezi gecelik modelleri, gecelik modelleri
Bu yılın en çok revaçta olan bayan Gecelik Takımları akılları baştan alacak yepyeni bir seriye sahip. Farklı zevklere kolayca hitap edebilecek yeni kesimler, özel kumaş türleri ve geceliler üzerinde yer bulan özel eklentiler ile bu sezon geceleri hiç olmadığınız kadar seksi olmak mümkün.

Bayanlar gecelik modellerinde ne arar?

Biz bayanlar geceleri yatağa girerken severek kullanmış olduğumuz gecelik modellerinde aradığımız başlıca özellik sağlıklı kumaşlardan tasarlamamış olmasıdır. Gece boyu huzurlu bir uyku işçin bedenimizi yakmayan kumaşlardan tasarlanmış olması oldukça önemlidir.
Diğer bir aranan özellik ise gecelik modelinin tam olarak vücut hatlarımıza özel olarak tasarlanmış olmasıdır. Özellikle göğüs askı iplerinin ayarlanabilir olması bayanların aradıkları önemli bir detaydır. Çünkü gecelik takımlarının göğüs kısımları standart olsa da ip askıları sayesinde farklı göğüs ölçülerine sahip olan bayanlar istedikleri şekilde ayarlama yapabilmelidir.
Seksi bir görüntü ebetteki istenen diğer bir özellik. Ever evet amaç kesinlikle seksi bir görüntüye sahip olmaksa bayan Gecelik Takımları bu özelliğe sahip olmalıdır.

9 Temmuz 2017 Pazar

Yalnızlığa Mahkumuz

"Yalnızlığım benim, pasaklı kontesim..." Evet, yalnızlığım ile baş başa geçirdiğim şu günlerde, sevgili Fidan'ın sayfasında yer alan "Küçük Bir Dokunuş" başlıklı yazısını okudum. Sevgili Fidan'a, kendi içine kapandığı, adeta bir zırh kuşandığı günlerde ben de mesaj attım, ancak mesajlarıma cevap alamadım. Sebeplerini çok iyi bildiğim için ona hiç kırılmadım. Çünkü benim için çok değerli bir insan. 

İnsanları tanıyan, insanların ne kadar ikiyüzlü ve bencil yaratıklar olduğunu çok iyi bilen bir insan. Kendisinin hem sosyal medyadan hem de Blogger'dan takipçisiyim. Ne yalan söyleyeyim duygularımızda, kırgınlıklarımızda ve yaşanmışlıklarımızda ortak bir payda olduğunu düşünüyorum. 

Şimdi buradan küçük bir mesaj daha göndermek istiyorum sana Fidan'cığım: 

Daha önce defalarca tekrarladım, burada yine tekrarlıyorum; sen gerçekten çok özel bir insansın. Sen sevilmeyi hak eden, benim için çok değerli bir insansın. Zaman zaman (ki bu zamanlar çok fazla) sende kendimi buluyorum. Bazen düşüncelerin düşüncelerimle öyle örtüşüyor ki içimden bunu ancak benim gibi düşünen birisi yazabilir diyorum. 

Hayat, hepimizi farklı şekillerde sınıyor sevgili Fidan. Bazen hayattan beklediklerimizi bulamıyoruz, verdiklerimizin karşılığını alamıyoruz, hiçbir şey istediğimiz gibi gitmiyor, istediğimiz gibi olmuyor. Seninle daha önce telefonda konuşma ve sosyal medyada görüşme fırsatı bulmuş bir kişi olarak şunu söylemek istiyorum: Nasıl istiyorsan, kendini nasıl rahat, mutlu ve iç huzura kavuşmuş hissediyorsan öyle davran. 

Bazen mutluluk çok uzakmış gibi görünüyor (tecrübeyle sabittir!), yazmak seni mutlu ediyorsa yaz, okumak seni huzurlu hissettiriyorsa oku, "mış" gibi davranmak zorunda değilsin, senin için güzel olan, seni iyi hissettiren ne ise öyle yaşa. Zorunda hissetme. Ama, şunu unutma; Benim için çok değerlisin. Seni seviyorum. Sevgilerimle...   

4 Şubat 2017 Cumartesi

Bazen Gidemezsin...

Sezen Aksu'nun Gidemem şarkısını ne zaman dinlesem içim bir tuhaf olur. Gidemediklerimi, gidemememi düşünür ağlamaklı olurum. Aslında ne yalan söyleyeyim bu şarkıyı ne zaman dinlesem ağlarım.

Sözleriyle, müziğiyle öyle etkiler ki beni bu şarkı... Gidemem şarkısının sözleri öyle dokunur ki bana, adeta kendimi bulurum bu şarkıda... 

30 Ocak 2017 Pazartesi

Doğrular ve Yanlışlar

Hani sınavlarda üç yanlış bir doğruyu götürüyor ya, hayatımızda da yapmış olduğumuz yanlışlar doğruları götürse ne olurdu... 

Hiç kimse hatasız değil bu dünyada. Oscar Wilde'ın "Ahlak dersi vermeye kalkan bir erkek ikiyüzlüdür; ahlak dersi vermeye kalkan bir kadınsa kesinlikle sıradan" sözünü düşünürüm kendini hatasız ve kusursuz gösterme çabası içindeki insanları gördüğümde.

14 Ocak 2017 Cumartesi

Tahammül

Hiç kendinizi güçsüz, yılgın, yorgun, bıkkın hissettiniz mi? Tam öyleyim işte. Tahammül gücüm kalmadı... Neye, neden, niye mi? Her şeye... Ya da hiçbir şeye... 

Yoruldum, yıldım, bıktım... Özeli, geneli, her şey üstüme üstüme geliyor. Ne özel bir sorun ne de toplumsal bir sorun bu kadar tahammülsüz olmama neden. Genel bir tahammülsüzlük belki de... Belki de içime sıkıştırıp durduğum şeyler sığmıyor artık içime.

22 Kasım 2016 Salı

Sevgi Verdikçe Büyürmüş

Bana sevgi ne diye sorsalar "çocuk" derim. Çocuklar onlara ne kadar sevgi verirseniz karşılıksız olarak geri veriyorlar. 

Yaklaşık bir aydır anaokulunda tam olarak adı nedir bilmiyorum;"yardımcı anne" olarak çalışmaya başladım. İlk günlerde bu işi yapabilir miyim diye çok düşündüm. Ama her geçen gün küçücük çocukların "öğretmenim" "Nermin Anne" "Nermin Teyze" diye seslenmelerine biraz daha alışmaya başladım. 

19 Ocak 2016 Salı

Eyvah! Bela Geliyorum Diyor


Bugün bir kaza atlattım sormayın. Kaza deyince öyle trafik kazası ya da benzer bir kazadan bahsetmiyorum. İnsan adı verilen bir beladan bahsediyorum. Az kalsın bu bela nedeniyle tarih tekerrür ediyordu.  Ne diyorsun sen diyenleriniz olabilir. Anlatayım efendim. 

Daha önce Duruşma Salonundan Notlar başlıklı yazımda alt komşumla aramızda geçen tatsızlığı ve sonrasında yaşanan mahkeme sürecini sizlerle paylaşmıştım. Şimdi sıkı durun, bu komşum yine bana bulaşmaya çalışıyor. 

Bundan tam 2 sene 2 ay önce yaşamış olduğum o kötü gün hafızamdan silinmemişken, alt komşum yine bana laf atıp kavga çıkarmaya uğraşıyor. 

Bugün sabah oğlumu okula bırakıp gelirken, bu zat işe gitmek üzere binadan çıkmış benden de epey uzaktaydı. Site içinde Allah'ın bir kulu yok. İkimiziz. Ben karşıdan gelirken telefonla konuşan bu zat, yoluna gitmek yerine bana doğru ilerlemeye başladı. Ben bunca yaşanandan sonra bu zatla asla konuşmam ve aynı ortamda bulunmaktan bile imtina ederim. 

Kadın bana doğru yaklaşmaya başladı. Telefon konuşması bitti. Bir ses " Nermin Hanım" diye seslendi. Hiç beklemiyordum. Gayri ihtiyari başımı kaldırıp bakmış bulundum. Söylenmeye başladı. Benden rahatsız olduğunu falan anlatıyor ama ben " bu kadın benimle yine kavga etmek istiyor" diye bas bas bağıran iç sesime kulak vermiş vaziyetteyim. Birkaç saniye duraksadım galiba. Baktım bana doğru yaklaşıyor ve sesini de yükseltmeye başladı. Koşar adım binaya girdim. Kadının kendi kendi ile kavga etmesine izin verdim. Sakindim, eğer binaya girmemiş olsam biliyorum sinirlenebilir hiç istemediğim halde onun yönettiği bir filmin başrolü haline gelebilirdim. 


Diyorum ya, bela geliyorum diyor. Sabah sabah bunu yapan bu zat inanıyorum ki durmayacak, yenilerini yapacak. Bu kadının yapısı bu. Beni sinirlendirip yeni bir olay patlak vermesi için uğraşacak. Ama ben akıllandım. Bu sabah ondan uzak durmanın keyfine vardım. Ne güzel şeymiş bulaşık şeylerden uzak durmak ve onları kendi çöplüklerinde bırakmak. Mutluyum ya. Bu kadının oyununa gelmedim. Mahkemede yalancı şahitlerle kazanmıştı ama bu sefer ben kazandım.  Bela işte, nereden ne zaman geleceği belli değil. Dikkatli olmak lazım. 

14 Aralık 2015 Pazartesi

Nostaljik Pazartesi; Duruşma Salonundan Notlar

Sevgili Aşye geçtiğimiz hafta, Nostaljik Pazartesi diye bir paylaşımda bulundu. Ayşe'nin bu paylaşımı, blogger arkadaşların yeniden okunmasını istedikleri yazılarını paylaşabilmesi için çok güzel bir fikir. Ben de hayatımda önemli bir yer tutan ve ilk defa duruşma salonu gördüğüm günlerde, duruşma salonu izlenimimi ve yaşadığım sıkıntıyı burada paylaşmıştım. Bu yazımı sizlerle yeniden paylaşmak istiyorum. Üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti ama ben hala etkisindeyim. Allah kimseyi duruşma salonuna falan düşürmesin. Gerçekten çok kötü. Sevgilerimle. 

Duruşma Salonundan Notlar  başlığa tıklayarak ilk duruşma salonu tecrübemi okuyabilirsiniz. 



20 Ağustos 2014 Çarşamba

Dikkat! Türkiye'de Obez Çocukların Sayısı Hızla Artıyor

     Bir tek obezite sorunumuz yoktu artık obezite sorunumuz da var. Türkiye'de obez olanların oranı %15'e ulaşmış. Ne kadar büyük bir oran değil mi? Yani Türkiye'de nüfusun 10 milyonu obez.  İlkokula giden çocuklar arasında yapılan bir araştırmaya göre çocukların % 22'si obez çıkmış. Bu rakam çok yüksek bir rakam. 

Ciddi sağlık sorunlarına neden olan obezite, hareketsiz yaşam ve yanlış beslenmenin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir sağlık sorunu. Obezite ile mücadelenin ilk kuralı ise çocukların doğru beslenme alışkanlığı kazanmasından geçmekte. Bu sağlanamazsa Türkiye ileriki yıllarda çok sayıda obez insanın yaşadığı bir ülke haline gelebilir. 


       Çocuklar arasında yapılan bir araştırma obezitenin özellikle zengin çocukları arasında daha yaygın olduğunu göstermiş. Gün içinde yemek öğünlerini fast-food beslenerek, ayak üstü atıştırarak geçiren bu çocuklar, zamanla obezite ile mücadele etmek zorunda kalıyorlar.

6 Nisan 2014 Pazar

Yaz Aylarının Korkulu Rüyası; Ter Kokusu

Merhaba efendim...

Birkaç gündür yoğun işlerim nedeniyle giremediğim blog sayfamda bugün sizlerle ter kokusu hakkında sohbet etmek istiyorum. 

Bu da nereden çıktı şimdi, ülkenin gündemi almış başını gidiyor, yerel seçimler yapıldı, önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi hatta genel seçimler var, sen ter kokusundan bahsediyorsun diyenleriniz olabilir...

Ee... Ne yapalım yani, ülkenin gündemini biz belirleyemediğimize göre, kendi küçük dünyamıza döndük,  bizim için önemli olan şeyler hakkında yazmaya başladık gari...

19 Ocak 2014 Pazar

Nejat İşler Yoğun Bakımda Durumu Kritik

Günaydın arkadaşlar;

Haberi okuyunca şok oldum ve çok üzüldüm. Sizlerle de paylaşmak istedim.

Usta oyuncu Nejat İşler 17 Ocak 2014 günü septik şok nedeniyle kaldırıldığı Bodrum Acıbadem Hastanesi'nin yoğun bakım servisinde tedavi görüyor. 

Hastane Başhekimi Dr.Aydın Aksoy tarafından yapılan açıklamada Nejat İşler'in şiddetli akciğer enfeksiyonuna bağlı solunum yetmezliği ve gelişen septik şok nedeniyle yoğun bakım ünitesine alındığını belirtti. 

Herkes Nejat İşler için dua etsin lütfen... Türkiye'nin önemli sanatçılarından olan Nejat İşler bir an önce iyileşerek aramıza dönmeli... Tüm sevenlerin senin için dua ediyor sevgili Nejat İşler, lütfen uyan...




13 Ocak 2014 Pazartesi

Genç Kızları Bekleyen Büyük Tehlike; Tecavüz Hapları

Merhaba arkadaşlar;

Bugün, genç kızları bekleyen büyük tehlike olarak adlandırılan tecavüz haplarından bahsedeceğim. 

Ne alaka şimdi demeyin. Tecavüz hapı kullanımı çok yaygınlaşmış. Belki de çoğu genç kızımız bu ilaçları tanımadıkları için  istismara uğruyorlar. 

Dün Hürriyet Pazar ekini okurken bu konuyla ilgili yazılmış bir yazı dikkatimi çekti. Yazıyı bir solukta okudum ve bu konuya ben de blog sayfamda yer vermeliyim diye düşündüm.

Olayın boyutu tüyler ürpertici olduğu için kendimi genç kızları uyarma ve bilinçlendirme noktasında sorumlu hissettim ve bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.

Arkadaşlar, dün okuduğum yazı üzerine küçük bir araştırma yaptım ve bu haplar hakkında ilginç bilgiler elde ettim.

 Herşeyden önce tevavüz hapları, renksiz, kokusuz ve tatsız ilaçlarmış. 

Çoğunlukla genç kızları hedef alan bu haplar tecavüz amaçlı kullanılıyor. 

Hapı çoğu zaman farkına varmadan içmek zorunda kalan genç kız kısa bir süre içinde kendinden geçiyor.

Bu ilaçlar merkezi sinir sistemini etkisi altına alıyor ve etkisi 6 saat kadar sürüyor. İlacın vücutta yarattığı uyuşukluk etkisi tam olarak 12 saat içinde sona eriyor.

Güçlü bir uyuşturucu olan tecavüz hapları içildikten sonra uyuşukluk, baş dönmesi, sersemlik, hareketlerde kontrolsüzlük, konuşamama, koordinasyon kaybı gibi belirtiler gösteriyor. 

İlacın etkisini göstermesinden sonra mağdur kişi ne yazık ki tecavüzü, tecavüzün gerçekleştiği mekanı ve tecavüz yapan kişiyi hatırlayamıyor.

Bu tür ilaçlar sıvı içinde çözümlenebildiği için genellikle içeceklerin içinde ikram ediliyor. Burası en can alıcı nokta ne yazık ki... Meyve suyu ya da bira içtiğini sanan genç kız tüketmiş olduğu içecekle birlikte tecavüz hapını da içmiş oluyor.

Özellikle alkol ile alındığında daha tehlikeli olan bu ilaçlar içen kişide ileri derecede bilinç kaybına neden oluyor. 

Tecavüz ilaçları dışında bir başka tehdit de erotik web sitelerinde satılmakta olan azdırıcı damla adlı ürünler. Bu damlalar da ne yazık ki içeceğe karıştırılarak kullanılıyor. Kendisinden habersiz  içeceğine ilaç katılan kişi tecavüz haplarında olduğu gibi kısa bir süre içinde kendinden geçiyor ve bilinç kaybı yaşıyor. 

Bir başka tehlike ise bayıltıcı spreyler. Bayıltıcı spreyler de kötü niyetli kişilerin kullanmaktan hiç çekinmedikleri bir ürün. 

Genç kızlarımızı bilinçlendirme adına ele almış olduğum bu yazı inşallah genç kızlarımız tarafından okunur. Bu yazıyı yazmasam asla rahat edemezdim. Allah, genç kızlarımızı ve çocuklarımızı kötü niyetli insanlardan korusun...