ÇOCUK GELİŞİMİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÇOCUK GELİŞİMİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2014 Salı

Büyümek İsteyen Oğula Mektup; Ah, Keşke Çocuk Olsaydım (Nostaljik Pazartesi)

Güzeller güzeli oğlum artık büyümek istiyor. 

Sanki daha dün doğmamış gibi kendini yetişkin erkek olarak görmek istiyor.

Güzel oğlum benim, sen daha bebeksin...

Sen biliyor musun büyüyünce seni nelerin beklediğini...

25 Kasım 2014 Salı

Nedir Bu Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Biz anne babalar, çocuklarımızın mükemmel olmasını çok isteriz. 

Onlardan her zaman derslerinde başarılı olmalarını, sosyal hayatında ise (arkadaş ilişkilerinde, okulda, aile içinde) her zaman ölçülü ve saygılı davranmasını bekleriz. 

Zaman zaman bu ölçüyü kaçırdıklarında onlara "hiperaktif misin nesin, yerinde duramıyorsun" diye çıkışırız. 

Şu bir gerçek ki, çoğumuz bu terimin anlamını bilmeden ya da kulaktan dolma bilgilerle kullanıyoruz. 

Peki, aslında nedir bu hiperaktif çocuk meselesi?

4 Şubat 2014 Salı

Kıskançlık Nedir? Kardeş Kısançlığı Önlenebilir mi

Kıskançlık gayet insani bir duygudur. İnsanın olduğu her yerde kıskançlık duygusunun var olması kadar doğal bir şey yoktur. Hepimiz zaman zaman kıskançlık duygusunu yaşamışızdır. 

Peki, kıskançlık nedir? Bu sorunun cevabı çok basittir. Bir şeyin, bir kimsenin kaybedilmesinden korkulduğu için gelişen olumsuz davranışlar kıskançlık olarak tanımlanır. Sevgili, arkadaş, öğretmen, anne ve babayı kıskanmak en bilindik kıskançlık türleridir. 
Özellikle kardeşler arasında yaşanan kardeş kıskançlığı ebeveynlere hayatı dar eden kıskançlık türüdür.

Kardeş kıskançlığı çoğu zaman kardeşin dünyaya geldiği andan itibaren başlarken bazen ilerleyen yıllarda da ortaya çıkabilmektedir. 

Kardeş kıskançlığı önlenebilir mi?
Pedagoglar, kardeş kıskançlığının maalesef önlenemediğini belirtiyorlar. Ancak bu olumsuz duygunun yarattığı tahribatı azaltmak için bazı önlemler alınması gerektiğinin altını çiziyorlar. 

Kardeş kıskançlığını en aza indirmek, bu dönemin her iki çocuk için de daha az sancılı geçmesini sağlamak için pedogog yardımı alınması gerektiğini belirten uzmanlar, kardeşler arasında yaşanan kıskançlık nedeniyle büyük sorunlar yaşayan aileler olduğunu belirtiyorlar.

Kıskançlığın derecesi her çocukta farklıdır. Bu nedenle çocuğun kıskançlık derecesi çok yüksek ise mutlaka profesyonel yardım alınması gerekir.

Şayet çocukta, alt ıslatma, tırnak yeme, mutsuz ruh hali, gereksiz ağlamalar, uyku ve yeme bozuklukları, saygısızlık, öfke nöbetleri, hırçınlık, saldırganlık, kardeşe vurma, içine kapanma, inat, ardaşlarına kötü davranma vb. davranışlar gözlemleniyorsa mutlaka profesyonel destek alınmalı, çocuğun bu dönemi daha kolay ve daha sancısız atlatması sağlanmalıdır.

Anne ve babalar kardeş gelmeden önce çocuğu bu sürece hazırlamalıdırlar. Çocuğa eve gelecek yeni bireyin varlığı en uygun dille anlatılmalı, bebekle ilgili alınan kararlara ( bebek odasının düzenlenmesi, bebeğin ismi vb.)  büyük çocuğun da katılması sağlanmalı, yeni bebekle birlikte büyük çoçuğun hayatında fazla değişiklik olmaması için gayret edilmelidir.

Kardeş kıskançlığı zaman içinde kendiliğinden ortadan kalkan bir duygudur. Ancak bazı durumlarda kıskançlık sorunu bir türlü ortadan kalkmaz ve çözüme ulaşamadığı için ilerleyen yıllarda da görülebilir. Öyle ki,  bazen, yetişkin insanların dahi kardeşini kıskandığı görülmektedir.







31 Ocak 2014 Cuma

Çocuklar İçin Oyun ve Oyuncağın Önemi

Çocuklar bebeklikten itibaren oyuncaklarla oynamaya bayılırlar. 

Oyun oynamak bebeklikten yetişkinliğe kadar çocukların vazgeçemedikleri bir eğlencedir.

Bebeklikten itibaren farklı oyuncaklarla hayatı tanımaya çalışan çocukların hayatında, oyun ve oyuncağın önemi çok fazladır. 

Bebeklerin ilk oyuncağı olan sesli oyuncaklarla  tanıştıklarında çıkardıkları sevimli "agu" seslerini  hatırlayın. Nasıl sevinir bebekler ilk oyuncağı ile oynarken değil mi... 

Bebekler yaşamın ilk aylarından itibaren oyuncaklara ilgi göstermeye ve yaşadıkları çevreyi tanımaya başlarlar.

Bebeklerin işi oyun oynamaktır dersek yanlış söylememiş oluruz. Evet, çocuklar, hayatı oyun oynayarak öğrenirler. Oyuncaklar çocukların sadece oyun oynadıkları eşyalar değildir. Oyuncak, çocukların yetişkinlerle iletişim kurmasını, büyüklerin dünyasını tanımasını sağlayan araçlardır.

Oyun oynayan çocukları gözlemleme imkanı buldunuz mu? Birçoğunuzun bu soruya "evet" dediğini duyar gibiyim. Evet, çocukları oyun oynarken izlediğimizde birçoğunun model aldığı kişinin taklidini yaptığını görürüz. 

Örneğin; babasına hayran olan bir erkek çocuğu, babası gibi araba sürerken, annesini rol model olarak alan bir kız çocuğu ise annesine benzeyebilmek için onun gibi yemek pişirip, çocuk bakmaktadır. Yetişkinlerin dünyasını çok iyi gözlemleyen çocuklar oynadıkları oyunlarda büyükleri bire bir taklit ederek bizi şaşırtmayı başarırlar.

Çocuklar büyüklerin dünyasına girmeden önce oyun ve oyuncaklarla büyüklerin dünyasını prova yapar gibidirler. Çocuk oyuncak ile  kendine özel bir dünya kurar.  Bu dünyada oynarken çok eğlenir. Burada ailelere düşen görev ise çocukların doğru oyuncaklar ile oynamasını sağlamaktır. 

Çocukların saldırganlaşmasına, akranlarına zarar vermesine neden olabilecek oyuncaklar seçmek, onların gelişimi üzerinde olumsuz etki gösterir. Bu nedenle çocuklar için oyuncak seçilirken dikkatli olmalı, amacına uygun oyuncaklar seçilmelidir.

Oyun oynamak çocukların fiziksel ve ruhsal doyuma ulaşmasına yardımcı olur. Seçilen oyuncaklar çocukların gelişimine olumlu katkı sağlayacak oyuncaklar olmalıdır. Örneğin; peluş hayvan figürleri çocukların hayvanları sevmesine yardımcı olurken, silah, kılıç gibi oyuncaklar çocukları saldırganlığa yöneltebilir.

Oyuncakların zekayı geliştiren yönleri de dikkate alınmalıdır. Oyun oynamak çocukların bilişsel ve motor gelişimi üzerinde etkili bir faaliyettir. Bu nedenle çocukların yeteri kadar oyun oynamasına izin verilmeli, doğru oyuncaklar seçilerek bu süreç en iyi şekilde değerlendirilmelidir. 

Oyun oynamak çocukların gerilimini azaltır. Bu nedenle bol bol oyun oynamaları için çocuklar desteklenmelidir.

Dil gelişimi üzerinde olumlu etkisi olan oyun, çocukların çevre ile iletişim kurmasına yardımcı olur. Bazen çocuk konuşarak anlatamadığı bir şeyi oyun oynayarak gayet güzel anlatabilir.

Oyun, çocuğun dış dünyayı tanımasına ve olaylar karşısında neden-sonuç ilişkisi kurmasına yardımcı olur.

Oyun, çocuğun hayal dünyasını geliştirir. Çocuğun hayal gücü geliştikçe, yeni oyunlar yaratmaya ve daha çok eğlenmeye başlar.

Çocuklar oyun oynayarak kendi yaşıtları ile ilişki kurmaya başlarlar. Akranları ile oyun oynayan çocuk, toplumsal hayatın kurallarını öğrenmeye ve sosyalleşmeye başlar.

Çocukların kişiliği oyun oynayarak gelişir. Çocuk paylaşmayı, işbirliği yapmayı, ortak hareket etmeyi oyun içinde öğrenir. Bu nedenle çocukların oyun oynamasını ve onların büyüklerin dünyasını tanımasını sağlamalı, onları doğru oyuncaklar seçerek desteklemeliyiz.





8 Ocak 2014 Çarşamba

İnternet Bağımlısı Olan Çocuğa Bilgisayarı ve İnterneti Tamamen Yasaklamak Doğru mudur

Bilgiyasar bağımlılığı ne yazık ki çağımızın hastalığı. İnternete de kolayca erişebilen bilgisayar bağımlıları aynı zamanda potansiyel bir internet bağımlısı oluyorlar. 

Bilgisayarla birlikte hayatımıza dahil olan internet etkili bir iletişim aracı. Ancak interneti amacı dışında kullanmak kullanıcı üzerinde tüm bağımlılık yapan şeyler gibi (örneğin alkol gibi) bağımlılık yapabilmekte. 

İlköğretim çağındaki çocuklar ve ergenlerde çok sık görülen bu rahatsızlık yetişkinlerde de görülebilmekte. Yetişkinler arasında da internet bağımlısı olanların sayısı maalesef azımsanmayacak kadar çok. Evli çiftler arasında internet bağımlılığı nedeniyle boşanan çiftlerin dahi bulunması manidardır.


İstanbul'da açılan özel bir internet bağımlılığı kliniği'ne  başvuranların yarısından fazlasına internet bağımlısı teşhisi konulmuş olması, konunun ciddiyetini göstermesi bakımından çok önemlidir. 

İnternet bağımlılığı en çok ilkokul çağındaki çocuklar ile 16-21 yaş aralığındaki gençler arasında görülüyor. Öyle ki, bu çocukların bir kısmı internette zaman geçirebilmek için okuldan bile kaçmayı göze almaktadır. 

İlk defa Ivan Goldberg tarafından 1995 yılında ifade edilen internet bağımlılığı sendromu, zaman içinde herkes tarafından kabul edilen bir rahatsızlık olarak kabul edilmiştir. 

 Şimdi, tüm anne ve babalar şunu merak ediyor; internet bağımlısı olan bir çocuğa interneti ve bilgisayarı tamamen yasaklamak doğru mudur?

Hayır, interneti yasaklamak doğru değildir aksine çocuklar üzerinde yasak olan şeyler her zaman daha fazla ilgi uyandırır. Bu nedenle aileler bilgisayar ve interneti tamamen yasaklamak yerine çocukla anlaşma yolunu seçmelidir. Tamamen yasaklama yerine çocuğun belirli aralıklarla bilgisayar başında zaman geçirmesine izin vermek çocukları daha memnun eder. 

Çocukların internet hakkında doğru bilgilendirilmesi çocukların doğruyu bulmasına yardımcı olacaktır. Doğruya ulaşma yolunda çocukların bazen küçük yanlışlar yapmasına müsamaha göstermek gerekir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan aile fertleri serinkanlı olmalı çocuğa ceza vermek yerine onunla iletişim kurmaya çalışmalıdır. 

Çocuklar internet konusunda aile tarafından yönetildiğini hissetmemelidir. İnternet konusunda onlarla karşılıklı konuşmak en doğrusudur. Aileler onları yönetmek değil aksine yönledirmek istediğini belli etmelidir. Böylece çocuk kendini daha özgür hissedecektir.  

İnternet bağımlılığı dikkat edilmediğinde ciddi bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkar. Uzmanlar ise  bu rahatsızlıktan interneti yasaklayarak kurtulmanın mümkün olmadığını belirtiyorlar. O nedenle internet bağımlısı çocuğu olan aileler interneti yasaklayarak önlem aldığına inanmamalıdır. 

 Çocuğunun ileri derecede internet bağımlısı olduğunu düşünen ve çocuğunu bu bağımlılıktan kurtarmak isteyen aileler mutlaka profesyonel destek almalı, çocuğun internetten uzaklaşmasına yardımcı olabilecek sosyal aktivitelere katılmasını sağlamalıdır. Çocuk ne kadar fazla sosyalleşirse internette o kadar az zaman geçirmeye başlayacaktır. Sosyalleşmeye başlayan çocuk, internet bağımlılığından da zaman içinde kurtulmayı başaracaktır.




6 Ocak 2014 Pazartesi

Şiddet İçerikli Bilgisayar Oyunları Çocukları Olumsuz Etkiliyor

Oyun oynamak çocuk gelişiminin önemli bir parçasıdır. Çocuk oyun oynayarak geçirdiği süre içerisinde, kendini ifade etmeyi, çevresi ile iletişim kurmayı ve sosyal bir birey olmayı öğrenir.  Oyun, çocuklara büyüklerin dünyasına adım atma ve bu dünyayı tanıma imkanı verir. Oyun oynayan çocuk bir nevi gündelik işini yapmaktadır. Çünkü çocuklar oyunu son derece ciddi bir uğraş olarak görürler. 

Çocukların oyuncaklarla oynamaktan çok hoşlandıkları oyun  anlayışlarında 8 yaşından itibaren ciddi bir değişim görülmeye başlanır. Çocuklar, ilkokula başladıkları andan itibaren ödev araştırmak için bilgisayar başında daha fazla zaman geçirmeye başlarlar. Bilgisayar başında zaman geçirmek çocuğun çok hoşuna gider ve zamanla bilgisayar oyunları ve online oyunlara çok fazla ilgi duymaya başlar. Birçok evde internet erişimi de olduğu için çocuk bilgisayar oyunlarına özellikle de şiddet içerikli bilgisayar oyunlarına kolayca erişebilir hale gelmeye başlar. 

Ne yazık ki, şiddet içerikli bilgisayar oyunları çocukların gelişimini olumsuz etkiliyor. Şiddet oyunları oynayan çocuklar bu oyunların hayal ürünü olduğunu unutarak kendisini oyunun kahramanıymış gibi görmeye başlıyor. Çocuklarda ve ergenlerde davranış bozukluklarına neden olan şiddet içerikli oyunlar çocukların saldırgan davranışlar göstermesine ve ne yazık ki asosyal bir kişilik kazanmalarına neden oluyor. Yapılan araştırmalar şiddet içerikli oyun oynayan çocukların oynamayan çocuklara göre daha saldırgan olduğunu ortaya çıkarmıştır.


Çocuk, oynamış olduğu bilgisayar oyununda yer alan ana karakterin, tüm isteklerini şiddet göstererek elde ettiğini gördükçe, bu davranışı yani şiddetle isteklerini yerine getirmeyi kendi hayatında uygulama yolunu seçiyor. İsteklerini yerine getirmek isteyen çocuk, anne-babasına ve varsa kardeşine karşı agresif davranışlar göstermeye başlıyor. Bununla yetinmeyen çocuk, benzer davranışları sosyal hayatında da göstermeye başlıyor. Özellikle arkadaş ortamında saldırgan bir bireye dönüşen çocuk, arkadaşlarıyla sık sık kavga etmeye ve onlara fiziki olarak zarar vermeye  başlıyor. 

Şiddet içerikli bilgisayar oyunlarında karakterin ne kadar çok insan öldürürse ve ne kadar çok kan dökerse o kadar başarılı olduğunu gören çocuk şiddeti hayatının orta yerine koyuyor, kendini oyun karakteri ile özdeşleştirerek şiddeti savunma aracı haline getiriyor. 

Aileler, online oyun ve bilgisayar oyunlarının bir hayal dünyasından ibaret olduğunu çocuklara anlatmalıdır. Yaşadığımız yüzyılın teknoloji ve bilişim çağı olduğu düşünülürse bilgisayarları hayatımızdan tamamen çıkarmamız maalesef mümkün değildir. O nedenle çocukların bilgisayar oyunları ve internetten gelebilecek diğer tehlikelere karşı hem aile içinde hem de okullarda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi  gerekmektedir.

Öncelikle, çocukların şiddet içerikli oyunlar oynamaması sağlanmalıdır. Bu tür oyunları oynamakta ısrar eden çocuklara, bunun sadece bir oyun olduğu, sanal hayatla gerçek hayatı kesinlikle  karıştırmaması gerektiği çok iyi anlatılmalıdır. Çocuklara şiddetin  zararlı yönleri ve olumsuzlukları hakkında bilgi vermek için yaşanmış şiddet olaylarından yararlanılabilir. Böylece, şiddetin hayatımızdan neler alıp götürdüğünü, çocuğun daha iyi kavraması sağlanabilir. 

Şiddet içerikli bilgisayar oyunlarına ilgi gösteren, sürekli bu tür şiddet oyunları oynayan, aile içinde ya da arkadaş ortamında sürekli saldırgan ve hırçın davranan, oynadığı oyunun etkisinde kalan ve arkadaşlarına şiddet uygulamaya başlayan bir çocuğun profesyonel yardım alması en doğrusudur. 




5 Ocak 2014 Pazar

Bilgisayar Bağımlılığı Nedir, Çocuğun Bilgisayar Bağımlısı Olduğu Nasıl Anlaşılır

Bilgisayar bağımlılığı nedir? Bilgisayar bağımlılığı  bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaşması ile birlikte ortaya çıkan önemli bir sorundur. ilköğretim çağındaki çocuklarda ve ergenlik çağındaki çocuklarda ortaya çıkan bu sorun çocukların sosyal sorunlar yaşamasına neden olur. İleri derecede bilgisayar bağımlısı olan çocuklar asosyal bir kişiliğe sahip olurlar ve sosyal hayatlarında diğer çocuklarla arkadaş olmada sorun yaşarlar. Özellikle ilkokul çağındaki ve ergenlik dönemindeki çoçuklarda görülen bilgisayar bağımlılığı sorunu kontrolsüz bilgisayar ve internet kullanımından kaynaklanmaktadır.

Aileler her ne kadar dikkat ettiklerini söyleselerde her eve giren bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlar nedeniyle ne yazık ki çocuğa iyi örnek olmayı başaramıyorlar. Bilgisayar kullanımını özgürlük olarak kabul eden ebeveynler ise çocuğun  bilgisayar başında saatlerce zaman geçirmesine maalesef göz yumuyor. Çocuk gelişim uzmanları ise bu konuda ailelerin yapmış olduğu yanlışlara dikkat çekerek ebeveynlerin bilinçlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Kısacası, çocuğun bilgisayar bağımlısı olmaması için en fazla görev ve sorumluluk her zaman olduğu gibi yine ailelere düşüyor. 


Bugün bilgisayar bulunmayan ev neredeyse yok gibi... Türkiye'de çocuklar ortalama 8 yaşından itibaren bilgisayar karşısında zaman geçirmeye başlıyorlar. Birçok aile bilgisayardan bir zarar gelmeyeceğini düşünerek çocuklarına sınırsız oyun hakkı tanıyorlar. Gün içinde bilgisayar başında çok fazla zaman geçiren çocuk ise haliyle bilgiyasayar bağımlılığı için güçlü bir aday haline dönüşüyor. 

Bilgisayarla birlikte internetin de kolay erişilen bir mecra olması ile birlikte çocuklar bilgisayarla birlikte internetten gelebilecek tehlikelere karşı da açık ve korunaksız hale geliyorlar. Bir önceki yazım olan çocukları internetin olumsuz etkilerinden korumak için ne yapmalısınız başlıklı yazımda çocukları internetten ve internetin oluşturduğu tehlikelerden nasıl korumamız gerektiğinden bahsetmiştim. 

Bilgisayar bağımlılığı, önlem alınmadığı takdirde, ilerleyen yaşlarda, hem ruhsal, hem sosyal hem de fiziki açıdan birçok soruna neden olmaktadır. 

Peki, çocuğun bilgisayar bağımlısı olduğu nasıl anlaşılır

Çocuk, gün içine saatlerce bilgisayar başında zaman geçiriyorsa,

Çocuğun bilgisayar başında geçirdiği zaman haftada 30 saati geçiyorsa, 

Çocuk, ders çalışmaktan, okula gitmekten, arkadaşları ile oyun oynamaktan  sıkılıyorsa ve bilgisayarda oyun oynamayı özlüyorsa, 

Çocuk, temel ihtiyaçlarını gidermek dışında bilgisayar başından kalkmak istemiyorsa, 

Bilgasayar başında olmadığı zamanlarda, içine kapanık, mutsuz ve sıkıntılı bir ruh hali içinde oluyorsa, 

Okul derslerine karşı ilgisizse ve okul başarısında düşüş varsa, 

Gece uykusundan kalkıp bilgisayarda oyun oynuyorsa, 

Bilgisayar başında iken zaman duygusunu kaybediyorsa, 

Bilgisayar oynaması engellendiğinde çok fazla tepki gösterip hırçınlaşıyorsa,  

Çocuğun bilgisayar bağımlısı olma olasılığı yüksek demektir. 

Bilgisayar bağımlılığı erkek çocuklarda kız çocuklara göre daha sık görülmektedir. Aile, çocuğunda böyle bir sorun olduğunu düşünüyor ve ne yaparsa yapsın bu sorunu çözüme ulaştıramıyorsa zaman geçirmeden profesyonel yardım almalıdır. 






4 Ocak 2014 Cumartesi

Çocukları İnternetin Olumsuz Etkilerinden Korumak İçin Ne Yapmalısınız

Dün yazmış olduğum bilgisayarın çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri başlıklı yazımda internet ve bilgisayarın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmiştim. Bugünkü yazımda ise  çocukları bilgisayar ve internetin olumsuz etkilerine karşı nasıl koruruz ve bu konuda ebeveynlerin sorumluluğu nedir konusunu irdelemek istiyorum.

Bilgisayar ve internet her ne kadar eğlenceli iletişim aracı olsalarda bu araçların dikkatli kullanılması gerekmektedir. Özellikle çocukları internet ortamında karşı karşıya kalabilecekleri tehlikelere karşı uyarmak ve bilinçlendirmek gerekir. 

Yapılan bir araştırmaya göre ailelerin büyük bir çoğunluğunun çocuklarının internet ortamında hangi siteleri ziyaret ettiğini bilmediklerini göstermektedir.

Çocukların hangi internet sitelerini ziyaret ettikleri üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçları ise tüyler ürpertici bir gerçekle karşı karşıya kalmamıza neden oluyor. Çocuklar üzerinde yapılan  bu araştırmaya göre internet kullanan çocukların %44'ü seks, % 13'ü bomba imalatı ile ilgili, % 12' si de silah satın alabileceği siteleri ziyaret ediyormuş.  

Görünen o ki, çocuklarımızı internetin olumsuz etkilerinden korumamız bir zorunluluktur. Bu konuda en büyük sorumluluk ebeveynlerin üzerine düşmektedir.

Peki, Çocukları internetin olumsuz etkilerinden korumak için ne yapmalısınız?

Herşeyden önce ebeveyn olarak çocuğunuzun bilgisayar bağımlısı olmasına izin vermemelisiniz. Keyifli zaman geçiriyor mazeretine sığınarak çocuğun saatlerce bilgisayar karşısında zaman geçirmesine izin vermeniz onların ilerde bilgisayar bağımlısı olmasına neden olabilir. Çocukların bilgisayar karşısında geçirdikleri zaman sınırlı olmalıdır.

Çocuğunuzla güçlü bir iletişim kurmaya çalışın. Onların size ihtiyaçları olduğunu unutmayın. Çocuğunuza tüm sıkıntılarını dinlemeye hazır olduğunuzu hissettirin. 

Çocuğunuza internette sörf yaparken kısıtlı özgürlük verin,  onları internette yalnız bırakmayın.

İnternet kullanımı konusunda çocuğunuza iyi bir örnek olmak istiyorsanız siz de bilinçli bir kullanıcı olmaya özen gösterin. 

İnternetin olumsuz yanları hakkında çocuğunuzu bilgilendirmeye özen gösterin.

Sanal ortamın tehlikelerini daha iyi anlaması için yaşanmış olaylardan örnekler verebilirsiniz.

Bilgisayarınıza filtre programı yüklemeniz internet kontrolü açısından faydalı olacaktır.

Çocuğunuzun sosyal paylaşım hesaplarının (facebook, twitter, email) şifresini bilmeniz arkadaşları ile paylaşımlarını kontrol etmenizi sağlayacaktır. 

İnternet ortamında tanıştığı insanlarla görüşmemesi gerektiğini anlatın. Çocuğa, tanımadığı insanlara randevu vermemesi gerektiğini öğretin.

Çocuğa, ev adresi, okul adresi, telefon numarası gibi kişisel bilgilerini internette tanışığı kişilerle paylaşmaması  gerektiğini ısrarla hatırlatın.

Çocuğa sizin izniniz olmadan internette online alışveriş yapmaması gerektiğini sık sık hatırlatın.

Çocuğa sanal ortamda gördüğü herşeyin doğru olmayabileceğini anlatın. Böylece çocuk internet ortamında gördüğü şeyleri doğru olarak kabul etmeden önce sorgulamayı öğrenir.

3 Ocak 2014 Cuma

Bilgisayarın Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir

 Hiç şüphesiz yüz yılın buluşu bilgisayardır dersek yanılmamış oluruz. Hayatı kolaylaştıran, hızlı ve etkili bir iletişim sunan bilgisayarlar çocuklar tarafından da çok fazla kullanılan cihazlardır. Kişisel gelişim uzmanı ve çocuk gelişim uzmanları bilgisayarın çocuklar tarafından kullanılmasında bir sakınca olmadığını ancak çocukların bilgisayar kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Çocuk gelişimi uzmanları belirli bir yaşa kadar çocuklar bilgisayar kullanırken ebeveyn kontrolünün şart olduğunu belirtiyorlar.

Bilgisayarın bilgilenme, iletişim, haberleşme, eğitim ve eğlence açısından vazgeçilmez olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçek.  Bilgisayarın hayatımızda daha çok yer almaya başladığı 2000'li yıllarla birlikte çocuk eğitiminde de bazı değişiklikler yapılması zorunlu oldu. Bugün ilköğretim çağındaki çocukların dahi cep telefonu, tableti, facebook hesapları, email adresleri olduğu düşünülürse bilgisayarların hayatımızın orta yerine girmesi ile birlikte, çocuk eğitiminde bazı değişiklikler yapılmasının neden gerekli olduğu daha net anlaşılabilir. 

2000'li yıllarla birlikte neredeyse her eve giren bilgisayar yüzyılın buluşu olarak kabul edilir. Ancak bu buluşun çocuklar açısından ciddi riskler taşıdığı da bir gerçek. Bilgisayarın birçok eve girmesi ile birlikte küçük yaştaki çocuklar dahi eğlenmek için bilgisayar oyunlarını tercih etmeye başladı. Ancak burada önemli olan nokta çocukların bilgisayar başında ne yaptığının kontrol edilebilmesi. Çocuk gelişimi uzmanları bunun bir gereklilik olduğunu belirtiyor. Çocuk gerçekten de bilgisayarda oyun oynayarak mı zaman geçiriyor yoksa hiç beklemediğiniz bir eğlence yöntemini mi tercih ediyor ...

Ebeveynler çocuklarını bilgisayarla cezalandırmak yerine onu kontrol etmeyi denemeli. Çocuklar internetin hem eğlenceli hem de zararlı birçok şeyi bir arada bulundurduğunu kavramakta zorlanabilirler. Bu nedenle ebeveynler çocuklarına bilgisayarda sınırsız zaman geçirmemesi gerektiğini bir şekilde izah etmeli.

Peki, bilgisayarın çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir

Bilgisayarın çocuklar üzerinde göstermiş olduğu olumsuz etkilerin başında bağımlılık yapması gelir. Bilgisayar bağımlısı olan bir çocuk zamanla asosyal bir karaktere sahip olur ve sosyal hayatında iletişim sorunları yaşamaya başlar.

Bilgisayarın çocuklar üzerinde oluşturduğu bir başka olumsuz etki ise şiddet eğilimi. İnternet ortamında oynanan oyunlara dikkat ederseniz bu oyunların birçoğunda şiddet ön planda. Şiddet içerikli oyunları oynayan çocukların neden şiddete yöneldiği çok açıktır. Oynadığı oyunlar nedeniyle şiddeti oyun zanneden çocuk, görmüş olduğu şiddeti zamanla yaşam biçimi haline çevirir. Bu nedenle aileler çocuklarına şiddet içeren oyunlar oynatmamaya özen göstermeli. Ne yazık ki, aileler ne kadar dikkat ederse etsin, çocuklar çevresel faktörlerin etkisiyle bu oyunları bir şekilde oynamaya devam edebiliyor. 

Bilgisayarda çocukları bekleyen bir diğer tehlikenin adı da sakıncalı cinselliktir. Daha neyin ne olduğunu bilmeyen çocuk internet ortamında rahatça girdiği cinsel içerikli siteler nedeniyle cinsellik hakkında yanlış düşüncelere kapılarak olumsuz etkilenebiliyor. 

Kötü niyetli insanlar, bilgisayar ve internette çocukları bekleyen tehlike ve sorunlar arasında yer alıyor.  Çocuklara internette arkadaşları ile sohbet etmek çok cazip gelebilir. Aile, çocuğu kötü niyetli kişelere karşı uyarmalı. Çocuklara, sanal dünyanın aslında çok tehlikeli bir dünya olduğunu, nasıl ki gerçek dünyada tanımadığımız insanlardan uzak duruyorsak sanal dünyada da tanımadığımız insanlardan uzak durmamız gerektiğini uygun bir dille anlatmak ve onları bu konuda bilinçlendirmek gerekir.

Çocukların facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde hesap açması için uygun yaşa gelmelerini beklemek gerekir. Şayet çocuğun sosyal paylaşım hesabı varsa mutlaka ebeveyn tarafından şifresinin bilinmesi ve zaman zaman kontrol edilmesi en doğrusudur. 

Çocuklara, internet ortamında hiç ummadığı kadar çok dolandırıcı, hırsız, katil, tecavüzcü olabileceğini anlayabileceği bir dille izah edilmeli.  Çocuklara sohbet ortamında tanımadığı kişilere kişisel bilgilerini vermemesi gerektiği sık sık hatırlatılmalı, telefon numarası, ev adresi, okul adı gibi özel bilgileri internet ortamında  paylaşmaması gerektiği mutlaka öğretilmelidir.